Döviz kurlarındaki aşırı dalgalanmalar nedeniyle adeta türbülansa giren Türkiye ekonomisi yaralarını sarmaya çalışırken, açıklanan ekim ayı enflasyon rakamlarının beklentilerin üzerinde çıkması tedirginlik yarattı.
TÜİK tarafından açıklanan rakamlara göre; ekim ayında tüketici enflasyonu yüzde 2.67 artarken, yıllık enflasyon artışı da devam ederek yüzde 25.24’e çıktı. Tüketici enflasyonunu tetikleyen üretici fiyat artışı bize önümüzdeki dönemde enflasyon rakamlarının nerelere kadar çıkabileceğini gösteriyor.
Eylül ayında yüzde 46.15’e çıkan üretici enflasyonu ekim ayında yüzde 45.01’e düştü. Fakat üretici fiyatlarıyla tüketici fiyatları arasındaki 20 puanlık fark, önümüzdeki dönemde tüketici fiyatlarına yansıyacağı için enflasyonda bırakın ciddi oranda düşmeyi, tüketici fiyatlarını daha da yukarılara taşıyacağı anlaşılıyor.
Her ne kadar hükümet enflasyonla topyekun mücadele kapsamında yüzde 10’luk fiyat indirimi kampanyalarına öncülük etse de, bunun enflasyon rakamları üzerinde kısa ve orta vadede önemli bir etkisinin olmayacağı da ortaya çıkıyor yavaş yavaş.
Sadece enflasyon rakamlarına bakarak bile zamların arkasının geleceğini, 2019 yılında da olumsuz ekonomik tablonun devam edeceğini görebiliriz.
Buna bir de yeni yıldan itibaren devletin “yeniden değerleme” adı altında vatandaşa yüklediği zamları da eklersek zor günler bizi bekliyor.
Nitekim gelecek yılın ocak ayından itibaren trafik cezaları başta olmak üzere her türlü cezalar, vergiler ve harçlar yüzde 23.73 oranında zamlanacak.
Buna göre; cep telefonu özel iletişim vergisi 54.6 liradan 67.5 liraya, ehliyet harcı 479 liradan 593 liraya, bir yıllık pasaport harcı 194 liradan 240 liraya, kırmızı ışıkta geçme ve hız sınırını aşmanın cezası 235 liradan 291 liraya yükselecek.
Ekonomik veriler yıllık enflasyonun 2019 mart ayı sonu itibariyle yüzde 30 sınırını aşacağını gösteriyor.
Hükümetin özellikle otomotiv sektöründe uygulamaya koyduğu vergi indirimi gibi talebi canlandırmaya yönelik tedbirler alarak en azından lokomotif konumdaki reel sektörlere “can suyu” vermesinin etkisini ne kadar sürede göstereceği belirsiz.
Zira başta gıda harcamaları olmak üzere iğneden ipliğe her şeye yapılan zam özellikle sabit gelirli vatandaşları “geçim derdine” sürüklemiş durumda. Yılbaşından itibaren memur, emekli ve çalışanlara yapılacak maaş zamları ekonominin gidişatını da belirleyecek.
Türk Lirası’nın değer kaybetmesi nedeniyle alım gücü zayıflayan vatandaşların “acil” ihtiyaçları dışında harcama yapmasının tek yolu yılbaşında, açıklanan enflasyon oranında maaş zammı almasından geçiyor.
Para piyasalarındaki dalgalanmaların durulması, sanayi üretimi ile birlikte ihracatın istikrarlı bir büyümeye kavuşması da elbette hem ekonomik dengeler, hem de enflasyon rakamlarının düşmesinde olumlu etki yapacaktır.
2019’un nisan ayı itibariyle açılacak turizm sezonu da ekonomik dengeleri olumlu etkileyecektir.