Sevgili okurlar, öncelikle Kurban Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum. Umarım tüm sevdiklerinizle güzel bir bayram geçirmişsinizdir. Çok değil geçtiğimiz Ramazan Bayramını sevdiklerimizden uzak evlerde kutlamıştık. Bu bayram en azından sosyal mesafe, maske ve hijyen kurallarına uyarak sevdiklerimizle beraber kutlayabildik.
Bu yüzden geçtiğimiz Ramazan Bayramı biraz bizim için buruk geçmişti. Salgın sebebiyle sevdiklerimizden uzak kalmıştık. Birbirine sarılmanın ne kadar kıymetli olduğunu anladığımız o günlerde hayatta kalmanın ne kadar önemli olduğunu sanıyorum hepimiz bunu deneyimleyerek öğrendik.
Çünkü Aralık ayında başlayan ve tüm dünyaya yayılan yeni tip korona virüsü (Kovid- 19) salgını bu zamana kadar binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. Salgının yayılmasını önlemek için ülkeler bir dizi tedbirler alarak karantina uygulamalarına başladı. Ancak virüs tamamen ortadan kalkmadı. Halen salgın tüm dünya ülkelerini tehdit ediyor. Büyük ihtimal virüsün tedavi yöntemi bulunana kadar da tehdit edecek gibi görünüyor. Ama bu süreç bize çok şey öğretti. Kendi adıma konuşayım ben bu süreçten çok şey öğrendim.
Öncelikle nefes almanın çok kıymetli bir şey olduğunu öğrendim. Hayatın koşturmacası içerisinde kendime zaman ayırmadığımı, bir kaosun içinde sürüklendiğimin farkına vardım. Bu yaşadığımız pandemi salgını inanıyorum ki bir tek bana değil, birçok kişiye bir şeyler öğretti. Bu süreçte deneyimleyerek öğrendiğimiz en önemli şey ise nefes almanın ne kadar kıymetli bir durum olduğunu anladık. Hayattayız ve nefes alıyoruz. O yüzden hayata bir kere gelebildiğimize inandığım için hayatta tüm yapmak istediklerimizi tereddüt etmeden yapmalıyız. Yani yaşamalıyız, özgürce…
Ben ‘Yaşıyorsak hala umut var’ diyerek, hayata sımsıkı tutunmalıyız, diyorum. Yeni baştan hayata başlamalıyız. Unutmayın bu hayata bir kere geliyoruz ve kimsenin hayatına kimse karışamaz, diyerek sözlerimi tamamlıyorum. Umuyorum, güzel günler bizi bekliyor değerli okurlar, bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle. Sevgiler…