Geçen hafta Dünya Satranç Federasyonunun en önemli organizasyonların biri olan, Türkiye Satranç Federasyonunca gerçekleştirilen 2019 Dünya 16 Yaş Altı Satranç Olimpiyatları için Çorum’a gittim. Çorum Belediyesinin ev sahipliğinde gerçekleştirilen ve adına “Çocuk Olimpiyatları” denilen turnuva kapsamında tam 38 ülkeden 235 sporcu bir araya gelmişti.
Turnuvada 16 yaşın altında olan ve Türkiye’nin yanı sıra Ermenistan, Avustralya, Azerbaycan, Belarus, Bulgaristan, Kanada, Çin, Kolombiya, Çekya, Almanya, Yunanistan, Hindistan, İzlanda, Macaristan, İran, Irak, İsrail, Kazakistan, Litvanya, Malezya, Moldova, Karadağ, Portekiz, Rusya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Somali, Güney Afrika, Siri Lanka, İsviçre, Tayland, Türkmenistan, Ukrayna, ABD, Kuzey Makedonya ve Özbekistan’dan ülkemize gelen çocuklar, Çorum’da buluştu ve böylelikle önemli bir organizasyon gerçekleştirilmiş oldu. Turnuvanın birinciliğini kardeş ülkemiz Azerbaycan aldı. Bu elbet hepimiz için gurur vericiydi.
Ancak, turnuvada kazanan olmaktan ziyade, 38 ülkenin çocuklarının, satranç sporunun ışığında Türkiye’de bir araya gelmesi ve turnuvanın yapıldığı, Hitit uygarlığına ev sahipliği yapmış, bu anlamda da büyük bir geçmişe sahip Çorum’un tarihinin anlatılması, tanıtılması bu turnuvanın en büyük amacıydı. Bu amaç da satranç sporunun ışığında yerine getirilmiş oldu. Yerli ve yabancı sporcular, turnuva için gittikleri Çorum’u gezdi, Hitit uygarlığının başkenti olan Hattuşa’yı ziyaret etti.
Bu amacın gerçekleştirilmesinde de en büyük katkı elbet Türkiye Satranç Federasyonu (TSF) Başkanı Gülkız Tulay’a aitti. İki dönemdir TSF Başkanlığı görevini devam ettiren ve bu süreçte satranç sporuna önemli katkılar sunmuş olan Gülkız Hanım’ın en önemli önceliklerinden biri, bu tür organizasyonların Türkiye’nin farklı illerinde yapılmasını sağlamak ve böylelikle hem Türkiye’nin çeşitli illerindeki hem de diğer ülkelerdeki sporcuların Türkiye’de bir şehrin tarihini, kültürünü, doğasını tanımalarına katkı sunmak…
Satranç sporuna verdiği önemi ve bu spor sayesinde Türkiye’nin tarihini tanıtmaya verdiği önceliği her defasında dile getiren ve bunu da düzenlemiş olduğu organizasyonlarla gösteren Gülkız Tulay, aslında sporda, sanatta, yönetimde, bilimde kadınlara ne kadar ihtiyacımız olduğunu ve bu alanlarda kadınların ortaya koyduğu farklılıkları da bizlere göstermiş oluyor.
Satranç sporunda 189 bin lisanslı sporcu sayını, 7 yıl içerisinde 900 bine ulaştıran ve 2020 yılında hedeflediği sayının 1 milyon lisanslı satranç sporcusu yetiştirmek olduğunu söyleyen, bir yandan satranç sporcusu yetiştirirken diğer yandan Türkiye’nin farklı coğrafyalarının, yerli ve yabancı sporculara tanıtılmasını sağlayan Gülkız Hanım, bir kadın yönetici olarak sporun, tarihin, kültürün ve bununla birlikte birçok şeyin kadın eliyle ne kadar anlamlı bir şekilde öğretilebildiğini de gösteriyor.
Satranca gönül vermiş olan ve çocuklarının da bu alanda ilerlemesine katkı sunan, iki çocuğu da satranç sporunda Türk Milli Takımı’nda yer alan ve Türkiye’yi temsil eden Gülkız Hanım’ın satranç sporuna sağladığı katkılar, aslında Türkiye’de bu sporun gelişmesinde en büyük etkenlerden…
Gülkız Hanım, bu alanda sporcu yetiştirmenin birçok alanda başarıyı yakalamak demek olduğunu da söylüyor. Özellikle satranç sporuyla erken yaşta tanışan çocukların, hem sosyal anlamda hem de akademik alanda önemli başarılar yakaladığını söyleyen Gülkız Hanım, bu konuda hem aileleri hem de okul yöneticilerini, çocukları spordan ve sosyal faaliyetlerden uzak tutmaması gerektiği konusunda uyarıyor.
Spora ve sosyal faaliyetlere böylesine önem veren ve yaptığı çalışmalarla bunu gösteren Gülkız Tulay, her alanda kadın yöneticilere duyduğumuz özlemi ve bir kadının dokunduğu her şeyi güzelleştirebildiğini bir kez daha bizlere gösteriyor.