Birçok insanın bilinçli kullanamadığı sosyal medya son zamanların düşmeyen gündemi. Kalabalık takipçi sayıları ile fenomenlerin ekmek kapısı olan, isteyenin istediğine istediğini söylediği ve bundan da zerre kadar sorumlu olmadığı, fakat çoğu zaman da toplumsal olayların daha hızlı duyulması ve farkındalık oluşturması için elbirliği olunan sosyal medya, yasal düzenlemeye tabii tutularak yasalaştı. Buna göre, İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’a ‘sosyal ağ sağlayıcı’ diye yeni bir tanımlama getirildi.
Bu kapsamda kullanıcıların internet ortamında sosyal etkileşim amacıyla metin, görüntü, ses, konum gibi içerikleri oluşturmalarına, görüntülemelerine veya paylaşmalarına imkan sağlayan gerçek veya tüzel kişiler, ‘sosyal ağ sağlayıcı’ diye tanımlanacak. Teklif günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarına yetkili en az bir kişiyi Türkiye’de temsilci belirleme yükümlülüğü getiriliyor. Bu düzenlemeye uymamaları halinde ilgili sosyal ağlara reklam yasağı ve kademeli olarak yüzde 90’a kadar erişim engeli getirilecek. Bireyler, özel yaşamın gizliliğinin ihlali, hakaret, nefret suçu, iftira gibi kişilik haklarına yönelik saldırılar nedeniyle, sosyal ağ sağlayıcılara başvurarak, sadece mağduriyetin engellenmesine dönük içeriğin kaldırılmasını veya erişimin engellenmesini isteyebilecek. Sosyal ağ sağlayıcı 48 saat içinde bu başvurulara olumlu ya da olumsuz yanıt vermek zorunda olacak, olumsuz yanıt verilmesi halinde gerekçelerini belirtmek durumunda olacak. İktidar partisi AKP, yasal düzenlemeye gerekçe olarak, internet kullanıcılarının kişisel başvurularında veya kamu kurumlarının bildirimlerinde yaşanan zorlukların aşılması için sosyal ağ sağlayıcılarla muhataplık ilişkisi kurulmasını gösteriyor. Muhalefet partileri ise bu düzenlemeyi, sosyal medyaya yeni bir sansür amacı taşıdığını ve düşünce özgürlüğünün önüne yeni engel olarak görüyor.
Bu yasa hakkında herkes farklı fikirde olsa da bana göre herkesin herkese istediği hakareti yazma söyleme, istediğini taciz etme keyfi bu sayede ortadan kalkacak. Sahte hesapların ise önüne geçilmiş olacak. Evet bu yasa ile sosyal medya artık hak ettiği şekilde bilinçli kullanılacak. Bu yasaya sosyal medyayı kapatma yasası olarak değil sosyal medyayı kullananların daha bilinçli kullanmasını sağlama yasası olarak bakmak gerekir. Her ne kadar bir kesimin de sosyal medyaya eleştirileri sert olsa da unutulmamalıdır ki sosyal medya son yıllarda kadına, çocuğa, hayvana karşı uygulanan her türlü şiddet, tecavüz ve işkencenin sesi olmuş toplumsal farkındalık oluşturmak adına önemli bir mecradır. Bu sayede çok sayıda tacizci ve katil kısa sürede ifşa edilmiş ve yakalanmıştır. Aynı şekilde bağış ve yardım kampanyalarının da hızla yayılmasına, birçok insanın ihtiyacının kısa sürede karşılanmasına neden olmuştur.
Mesela geçtiğimiz hafta kadınların sosyal medyada Woman Challange (meydan okuma) akımı başlatması kısa sürede büyük yankılara sebep oldu. İlk olarak kansere karşı farkındalık oluşturmak için ortaya çıkan challange akımında, kadın kullanıcılar siyah beyaz yaptıkları fotoğrafların altına arkadaşlarını etiketleyerek meydan okumaya davet ediyor. Geçtiğimiz hafta da birçok kadın gündemde olan İstanbul Sözleşmesi’ne atıfta bulundu ve siyah beyaz fotoğraflarını paylaşarak, kadınlara yönelik saldırılara karşı tepkilerini ortaya koydular. Bu paylaşımlar ise kısa sürede ünlü-ünsüz birçok isme yayıldı. Sosyal medyanın kanıtsanamaz gücünü artık kabul etmekte fayda var. Aslında her şey çok basit; oyunu kuralına uygun oyna. Yani sahte hesaplar ardında toplumu kaosa, şiddet ve korkuya sevk etmek yerine, sosyal medyayı amacına uygun kullan.
Bakalım bu yasa ile sosyal medya aleminde neler değişecek. Yaşayıp göreceğiz.
Sağlıkla kalın…