Bana insanlık için güzel bir şeyler söyle, içinde umut olsun...
Bütün dünyayı sarsan Koronavirüs salgını ülkemizde yaz aylarında bir miktar gerileme göstermiş ancak içinde bulunduğumuz günlerde tekrar yükselişe geçmiştir. Açıklanan resmi verilerle hissedilenler aynı değil gibi gözüküyor. Çünkü neredeyse hepimizin virüse yakalanan bir yakını, arkadaşı veya tanıdığı var.
Yaşananlar tek bir nedenle açıklanamaz elbette. Çünkü sistem birbirini etkileyen bir ilişkiler bütündür ve içinde bulunduğumuz durum bu ilişkiler bütününün bir sonucudur.
Tıpkı birden çok hastalığı olan fakat bir hastalığı öne çıkan hastanın durumu gibi. Hastanın diğer hastalıklarını bilmeden tedavi edilmesi halinde sorun büyür. Tetiklenen diğer hastalıkların önlenebilmesi için uygulanan ilave tedaviler, hastanın zaten zayıflamış bağışıklık sistemini daha da çökertir. Bu durum hastanın komaya girmesine, hatta ölümüne kadar gidebilir.
Krizlerin kısa, orta ve uzun vadede etkileri söz konusudur. Bunları krizin başlamasıyla öngörebilmek önemlidir. Koronavirüs sağlıkla başlayan bir krizdir. Ancak süreçte, toplumsal yapının bütün alanlarını (ekonomi, eğitim, kültür, turizm, tarım vb.) etkilemiştir. Örneğin ekonomide oluşan olumsuzlukların giderilmesi için alınan kararlar ana sorunla birlikte diğer sorunları da etkilemiştir. Yine salgın sebebiyle okulların kapatılması kararının ardından uygulanan uzaktan eğitim bir dizi yeni sorunu beraberinde getirmiştir. Örnekler çoğaltılabilir…
Gelinen aşamada açıklanan yeni önlem paketlerinin uygulanmasında izlenen katı kurallar ve cezalar durumun ciddiyetini göstermektedir. Elbette olağanüstü dönemlerde kurallar ve cezai yöntemler olabilir. Ancak öncesinde kamunun üzerine düşen görevleri kamuoyunda şüphe bırakmayacak şekilde yerine getirmesi önemlidir.
Bazı illerimizde yoğun bakım ünitelerinin tamamen dolduğunu, yoğun bakıma ihtiyacı olan hastaların hastanelere erişemediğini üzülerek öğreniyoruz. Bu durum önleyici tedbirler konusunda sahada bazı eksikliklerin ve aksamaların olduğunu göstermektedir.
İçinde bulunduğumuz somut gerçeklik çok kırılgan bir yapıdadır. Alınan her karar düzeltme gerektirdiğinden yeni sorunların kapısını aralamaktadır. Örneğin: Yüz yüze eğitim konusunda Milli Eğitim Bakanlığının sorumluluğu velilere yüklemesi, İçişleri Bakanlığının toplu taşıma araçlarına ayakta yolcu alınamayacağı kararının sorumluluğunun araç sahiplerine ve yurttaşlara yüklemesi güvensizliği, umutsuzluk ve çaresizliği derinleştirmektedir.
Okula giden çocuğun hukuki sorumluluğu okulun kapısından içeri girmesiyle devlete geçer. Yurttaş evladını devletinin şefkat ve koruyuculuğuna emanet etmenin huzur ve güvenini yaşar. Öyleyse okullarda gerekli sağlık önlemleri (Bütçe, personel, donatım vb.) alınmalıdır. Velilere taahhütname imzalatılması, okulun ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına malzeme, para ve benzeri taleplerin gündeme gelmesi devlete olan güveni sarsan uygulamalardır.
Toplu taşıma araçlarının ayakta yolcu almaması ihtiyacı karşılayabilecek sayıda aracın olması ile mümkündür. Aksi durumda işten çıkıp bir an önce evine gitmek isteyen yurttaş saatlerce duraklarda bekleyerek eziyet çeker. Toplu taşıma araçlarının sayısının artırılmasının mümkün olmaması halinde kademeli mesai uygulamasına geçilmeli, özel sektörde çalışan yurttaşların durumlarının da bu bağlamda düzenlenmesi sağlanmalıdır.
Kriz dönemlerinde en tehlikeli şey paniktir. Paniğin önlenmesinin yolu ise güvenden geçer. Yurttaş devlete güvenmelidir. Bu bağlamında krizin durumu, yapılan çalışmalar, alınan sonuçlar kamuoyu ile açıkça paylaşılmalı, halkın kendini güvende hissetmesi sağlanmalıdır.
İçinde bulunduğumuz krizle ilgili şimdilik en etkili mücadele yöntemi maske, mesafe ve hijyendir. Ancak bu önlemler tek başına yeterli değildir. Örneğin ekonomik durumu iyi olmayan yurttaşın önceliği geçim sıkıntısıdır. Önlemlerin uygulanabilirliği, uygulamamın önündeki engellerin kaldırılması ile mümkündür.
Görüldüğü üzere krizler yeni krizleri tetiklemekte, alınan kararlar ilave düzenlemeleri gerektirmektedir. Yazımın başında verdiğim hasta örneğine dönecek olursak. Hastanın gerçek hikâyesini bilerek sürece başlamak tedavi için çok önemlidir. Tedavi bir bütünü görebilme ve yönetebilme sürecidir.
Özetle, alanın uzmanlarının görüş ve önerileri doğrultusunda önleyici tedbirler öncelenmeli, bütün değişkenlerin olası sonuçları değerlendirilerek kararların alınması sağlanmalıdır. Aksi yolda düzülen göçlerde büyük kayıpların verildiğini tarih bize her zaman göstermiştir.
Özetle insanlık için güzel şeyler söylemenin yolu güzel şeyler yapabilmekten geçmektedir.
Sağlıkla kalın…