Yatıyoruz kalkıyoruz corona virüs gündeminin dışına çıkamıyoruz. Öyle ki ülkenin diğer konularını bile mesela ekonomiyi corona virüs çerçevesinde değerlendiriyoruz. Dolayısıyla bugünkü yazım da virüs ile ilgili.
Ankara’nın, virüsün Wuhan’ı olarak nitelendirilmesinden beri yani vaka sayılarının yukarı tırmanışa geçmesinden beri ülkece, bu normalleşme sürecini başaramadığımız ortaya çıktı. Düğündü, nişandı, taziyeydi derken corona gerçeğini hep kulak ardı ettik. Akraba, eş, dosta kadar gelen virüs bir bize gelmez düşüncesi ile günümüzü gün ettik. Şimdi geldiğimiz noktada virüsün gelmediği sokak, apartman, konu komşu, akraba, eş, dost kalmadı. Anladık ki biz normalleşemedik, maskeyi, mesafeyi hep göz ardı etik. Şimdi mi? Şimdi ise vaka sayıları günlük 1600’leri izlerken, bizler de gözümüzü aşıya diktik. ‘Son çare aşı’ dedik.
Kulak kabarttığımız bazı uzmanlar, 2021 Nisan-Mayıs aylarının salgın açısından daha sert geçeceği uyarısında bulunurken, bazıları ise önümüzdeki sonbahar ile birlikte zatürre ve gribin, corona virüsle karıştırılacağını belirterek vatandaşları temkinli olmaya davet ediyor. Kimi yetkili isimlerin ise zatürre ve grip aşısının corona virüse karşı koruyucu özellikte olduğuna dair açıklamalar yapması, insanların Aile Sağlığı Merkezleri’nde ve eczane önlerinde uzun kuyruklar oluşturmasına sebep oldu. Corona virüs aşısı bulunana kadar zatürre ve grip aşısına sarılan vatandaşların, uzun kuyruklar oluşturarak yığılmalara sebep olması ise bu seferde salgının şiddetini daha çok artıracağı kesin.
Özelikle kronik hastalığı olan vatandaşların talepte bulunduğu aşılara, yoğun talep nedeniyle ulaşmada sıkıntı yaşanıyor. “Zatürre aşısının Kovid-19’a karşı koruduğu” ve “Herkesin zatürre aşısı olması gerektiği” düşüncesi talep artışında etkili olurken, bilinçsiz kalabalıkları da ortaya çıkartıyor. Aşıda yaşanan sıkıntılar nedeniyle sağlık çalışanları, eczacılar ile vatandaşlar da karşı karşıya geliyor. Bunun son örneği Balıkesir’de yaşandı. Ayvalık’ta E.B.K., aşı olmadığı için zatürre aşısı yapamayacaklarını belirten sağlık ocağındaki 3 hemşireyi darp etti. Vatandaşın zatürre ve grip aşısının, corona virüse karşı etkili olduğunu ne kadar yanlış anladığı, yaptığı vahim hareketle anlaşılıyor maalesef. Bu yanlış anlamaya ise bir son vermek gerekiyor.
Zatürre aşısında ise durum şu şekilde imiş; ilaç depoları taleplere yetişemez hale gelirken, eczanelerdeki uzun isim listelerine karşılık depolar her eczane başına 1-2 kutu aşı verebiliyormuş.
Konunun ehli olanlar hep bir ağızdan zatürre ve grip aşısının, Kovid-19’a karşı bir koruyuculuğu olmadığı uyarısında bulunuyor. Yani Aile Sağlığı Merkezleri ve eczane önlerinde oluşturulan uzun kuyruklar virüsün hızlı yayılımını sağlamaktan öteye geçemez. Bu konuda hemfikir olmamız şart.
Evet, bir grup aşılamayı red etse de aşılanmayı önemsiyoruz. Bu ister bir grip olsun ister Kovid-19 olsun ama her aşı sadece kendi mikrobunu kırabilir. Bunun ötesini düşünmek ise sadece bilinçsiz kalabalıkların oluşmasına, salgının daha da baş edilemez bir boyuta gelmesine sebep olur. Biraz daha dişimizi sıkarak, tedbirli yaşamayı ihmal etmeyerek beklemekten başka çaremiz yok. Unutmayın, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bile aşı konusunda,’binlerce insanın öldüğü bir virüse karşı yürütülen aşı çalışmalarında acele edemeyiz’ diyor. Aynen de öyle… Dünyayı ele geçiren bu illetten elbette kurtulacağız ama sabırla, tedbirlere uyarak kurtulacağız. Biraz daha tedbir biraz daha fazla mesafe ile…
Sağlıklı, huzurlu haftalar dilerim.