Covid-19 ile mücadele ettiğimiz bugünlerde başta kadına yönelik olmak üzere ölümlü şiddet olaylarında artış yaşanıyor.
Geçtiğimiz yıl pandemi şartlarına rağmen 3 bin 682 silahlı şiddet olayı yaşandı. 2 bin 40 kişi öldü, 3 bin 688 kişi yaralandı. Son 5 yılda, silahlı şiddet yüzde 69 arttı.
Avrupa Birliği ülkelerinde son 14 yılda silahlı saldırı sonucu ölenlerin sayısı 2 katından daha fazla düşüş gösterirken, Türkiye’de silahlı saldırı sonucu ölenlerin sayısında son 5 yılda artış olduğunu görüyoruz.
Son 14 yıl içinde AB ülkelerinde toplam 3 bin 300 silahlı saldırı sonucu ölüm olayı yaşanırken, Türkiye’de son 5 yıl içinde ortalama her yıl 2 bin kişi silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiriyor.
Umut Vakfı’nın yayınladığı Türkiye Şiddet Haritası raporuna baktığımızda, geçtiğimiz yıl toplam 3 bin 682 silahlı olayın, 3 bin 312’sinin tüfek ve tabanca gibi ateşli silahlarla meydana geldiğini görüyoruz.
Son beş yılda bazı bölgelerde silahlı olaylar artarken, bazı bölgelerde ise kısmi olarak azalma görülüyor. En çok artışın yüzde 90’la İç Anadolu Bölgesinde yaşandığı görülürken son 5 yılda Marmara’da yüzde 75, Ege’de yüzde 71 artış dikkat çekiyor.
İllere baktığımızda ise en çok silahlı ölüm, İstanbul’da yaşanıyor. Onu Adana, Samsun, İzmir, Bursa, Konya, Antalya, Kocaeli, Ankara, Sakarya izliyor.
Bu da gösteriyor ki silahlı ölümler ağırlıklı olarak sanayileşmede önde olan büyükşehirlerde yaşanıyor. Silahlı şiddet olaylarındaki ölümlerin çoğunluğunun tartışma, namus, şüphe ya da kıskançlık kaynaklı olduğunu da unutmayalım.
Son 5 yılda olaylardaki artış bakımından gerilerde olan İç Anadolu Bölgesi’nde Konya ve Ankara’daki silahlı ölümlerde yaşanan artış dikkat çekiyor. Bu artış bölgeyi Marmara’dan sonra en fazla silahlı olayın yaşandığı bölge haline getiriyor.
Şiddet olaylarında dünyada 10. sırada bulunan Türkiye’de Emniyet genel Müdürlüğü ve suç verilerine göre, 2.5 milyonu ruhsatlı ve 20 milyonu ruhsatsız olmak üzere 22.5 milyon silah bulunuyor.
Türkiye’deki ruhsatsız silah sayısının son 10 yılda 10 kat arttığı da resmi verilere yansıyor.
Bireysel silahlanmanın bu kadar arttığı ortamda ateşli silahlarla meydana gelen ölümlerin de aynı oranda artması sürpriz değil elbet.
Bireysel silahlanmayı önleyici yasal düzenlemelerin yapılması, şehir eşkıyalarının düğün, asker eğlencesi ve kutlamalarda silah kullanmalarının önlenmesi alınması gereken ilk önlemler olarak göze çarpıyor.
Ayrıca silahlanmaya yönelik özendirici söylemlerden kaçınmasını, şiddete karşı kamu spotlarına ve eğitimlere ağırlık verilmesi gerektiği de yapılması gerekenler listesinin en başında geliyor.
Her bireyin evde, okulda, trafikte kısaca yaşamın her alanında huzur ve güven içinde yaşama isteği en temel insan haklarından birisi.
Bunu sağlamanın yolu ise şiddeti özendirici söylemlerden ve yayınlardan kaçınmaktan geçiyor…