“Allah dilediği gibi serper çiçeklerini
Ve çakar çivilerini dilediği gibi”
Mevlana İdris
Dünyanın bütün yükünün kendi sırtımızda olduğu düşüncesinden sıyrılıp kurtulmamız gerek.. Bütün zorlukların, bütün acıların, bütün kırgınlıkların, bütün kötülüklerin, aksiliklerin, uyuşmazlıkların, karmaşaların..
“Zorlaştırmayın, kolaylaştırın” diye kendisine emredildiğini bile bile, hayatı insanlara zorlaştıranın, acılara merhem değil sebep olanın, kötülerin, aksilerin.. İnadına ve aksine. Kendi sırtımıza yüklediğimiz yüklerden kurtulmamız gerek.
Tevekkül, lügatte “dayanma, güvenme, vekil tutma ve vekile güvenme” manalarına gelir. Yani, darda mı kaldın, “Sığınacak limanım nerede?” deme. Üzüldün mü? Üzüntünü alacak bir eli, bir omzu, bir sesi, bir kulağı yanı başında bekleme. Bil ki “seni senden iyi bilen bir Rabbin var.” Bu sözü hafife alma. Çünkü bilmiyor kimse seni. Ve hatta bazen sen bile bilmiyorsun kendini. Bir işe başlarken, bir işe niyetlenmişken, zihninde kurduğun planlar silsilesine güvenme.
Şair der ki: “Karanlık geceler basmadan durumu öğrendik. Karanlık bizleri basınca da bildiklerimizden başka bir şey olmadı.”
Ve yine çok sevdiğim bir sözü var Nouman Ali Khan’ın, “Bazen hayatında her şeyi doğru yapmana rağmen aksilikler çıktığında, bir şeylerin senin planladığın şekilde gitmediğini fark ettiğinde, sadece Allah’ın tamamını görebildiği bir fotoğrafın pikselini görebildiğinin ve Allah’ın hep en iyi planlara sahip olduğunu bilmelisin.”
Yazar İbrahim Tenekeci ise, “Bizi bu kadar sabırlı kılan, ilahî adalete ve hesap gününe olan kuvvetli inancımızdır. Burada ve orada. Her iki cihanda. Tam teslimiyet” der ve devam eder:
“Sabır, helal lokmadır, iyi niyettir, dayanma gücüdür. Ümitsizliğe kapılmadan sergilenen metanet ve dirayettir.”
Öyledir. Sabrı bitenin sözü de biter. Sabredenin mutluluğu ise daimdir. İbn-i Abbas, radiyallahu anh demiştir ki:
“Her insan kazandığına sevinir, kaybettiğine üzülür. Ancak bu iki olgu ve algının aşırı olmaması önemlidir. Nitekim mü’min, sevincini şükür, üzüntüsünü ise sabır şeklinde ortaya koyar.”
Kalptekini, dildekini, ellerdekini Allah bilir ve bu Mü’min için bir sabır ve şükür meselesi olur...
Unutma dostum. “Kimse kimsenin kör kuyusuna merdiven değil.. Merdiveni getiren de Allah, merdivenden çıkaran da Allah, kuyunuzun, kuytunuzun sahibi de Allah.”