Hatırlayacaksınız; geçtiğimiz günlerde denizlerde azalan balık stokunun faturası yunuslara kesilmiş, kimi öğretim üyesi ve uzman denizlerde hamsinin azalmasının nedeninin yunus balıkları olduğunu söylemiş ve yunusların avlanması gerektiğini öne sürmüştü.
Bu tartışama, Tarım ve Orman Bakanlığının Karadeniz’de avlanan hamside yasal avlanabilir boy uzunluğunun altındakilerin oranının artması nedeniyle hamsi avına 10 gün süreyle yasak getirmesi sonrası başlamış ve avı yasaklanan hamsinin neden küçük kaldığı tartışılmıştı. Bu tartışmalarda konu, yunus balıklarına gelmiş, yunusların balıkçıların ağlarını parçalayarak balıklara zarar verdiği, hamsilerin azalmasının nedeninin de yunuslar olduğu, bu nedenle yunusların avlanması gerektiği öne sürülmüş ve bu konu geçtiğimiz haftaların en çok tartışılan konularından biri olmuştu.
Bilindiği gibi 1970’li yıllardan beri uluslararası anlaşmalar gereği yunusların avlanması yasak. Yunusların, ciddi bir şekilde hamsi tükettiğine veya denizlerde azalan hamsilerin nedeninin yunuslar olduğuna dair yapılan bilimsel herhangi bir araştırma olduğunu da görmedim.
Öyle ki, yine geçtiğimiz haftalarda İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Arda M. Tonay zaten yunus avcılığının açılmasının yasal ve bilimsel olarak mümkün olmadığını belirtti ve denizlerde hamsi balığının azalmasının nedeninin “insan faktörü” olduğunun altını çizdi.
Yapılan bilimsel çalışmalar ve zaman zaman haberlere yansıyan açıklamalara baktığımızda da, aşırı avcılık, kirlilik ve yanlış balıkçılığın doğaya ve insana ciddi zararları olduğunu görüyoruz.
Özellikle okyanus ve dünya denizlerindeki kirliliğin her geçen gün arttığı, yapılan araştırmalar sonucunda ortaya konulmuş durumda. Çevreye bilinçsizce bırakılan karasal atıklar, denizlere atılan plastikler hem deniz kıyılarına hem de denizde yaşayan canlılara ve dolayısıyla insana ciddi zararlar veriyor.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı, her yıl 8 milyon plastiğin denize karıştığını ifade ediyor mesela. Vakıf ayrıca, okyanus ve denizlerin sadece yüzde 4’ünün koruma altında olduğunu, son 50 yılda Akdeniz’deki balık popülasyonunun yüzde 34’ünün kaybedildiğini de ifade ediyor.
Ellen MacArthur Vakfı ile Dünya Ekonomik Forumu’nun denize karışan plastik miktarlarını inceleyen “Yeni Plastik Ekonomisi” başlıklı raporu ise, plastiklerin denizlere atılmaya devam edilmesi durumda 2050 yılında denizlerde balıktan çok plastik maddelerin olacağına dikkati çekiyor.
Hemen hemen her yıl denizlere yönelik yapılan araştırmalarda, yaşanan kirliliğin önümüzdeki yıllarda okyanus ve denizlerde facialara yol açacağı ve denizlerdeki birçok canlığının kirlilik nedeniyle hayatını kaybettiği veya kimi canlının neslinin tükenmekte olduğu belirtilirken, denizlerdeki balık stokunun azalmasının faturasını yunuslara kesmek, insanın kendini üstün görme çabasından başka ne olabilir ki?
Günümüzde, yaşamakta olduğumuz iklim değişiklikleri, denizlerdeki kirlilik, yeşil alanların giderek azalması, artan orman yangınları, yağan yağmurların sel felaketine dönüşmesi ve daha nice olay, insanın doğayı korumayı bilmemesinden, aç gözlülüğünden, doğayı kendi çıkarına göre şekillendirme isteğinden başka neden kaynaklanabilir ki? İnsandan başka hangi canlı, doğayı hoyratça kullanıp onu talan etmiştir ki?