Türkiye’de üniversiteye giriş sınavı birçok genç için hayatının dönüm noktasını oluşturuyor. Sınava hazırlık sürecini bilen, sınav günü yaşanan kaygıyı hisseden yani kısacası o yollardan geçmiş olan biri olarak, kişinin geleceğinin şekillenmesinde büyük rol oynuyor.
Bu yıl yapılan ve sonuçları geçtiğimiz günlerde açıklanan Yükseköğretim Kurumları Sınavı yani YKS de birçok gencin hayatında dönüm noktası oldu. Üstelik bu yıl sınava giren adaylar sadece sorularla değil, dünyanın üzerine kabus gibi çöken koronavirüs salgınıyla da mücadele etmek zorunda kaldı. Hem sağlık endişesi hem de sınavın yarattığı kaygı, bu yıl üniversite adayları için oldukça yıpratıcı oldu.
Neticede koronavirüs salgınında sınavın nasıl yapılacağı, ertelenip ertelenmeyeceği gibi birçok tartışmayla geçen süre zarfında adaylar sınava girdi, sonuçlar da açıklandı.
Sonuçların açıklanmasının ardından her yıl olduğu gibi bu yıl da sınavda başarılı bir derece elde eden adaylarla konuşulmaya başlandı. Ben de yazıma tam bu noktaya değinmek için başladım aslında.
Bir televizyon programına katılan YKS Türkiye 71’incisi Berna Albayrak, hayalleri ve hedeflerine ilişkin yaptığı açıklama ile anlamak isteyene “tokat” gibi bir cevap verdi aslında.
Albayrak, hedefinin ne olduğu üzerine sorulan bir soruya, “Türkiye için umut göremiyorum. Yurtdışına gitmeyi düşünüyorum. Hakim avukat olmak istiyorum. Bu şartlarda nasıl olabilirim?” diye cevap verdi. Çok üzücü ama bir gencin bakış açısıyla bakıldığında da “haklı” kabul edilen bir cevaptı.
Hatırlayacaksınız daha önce 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında yapılan bir programa katılan bir lise öğrencisi, sunucunun kendisine “Akademik anlamda hedeflerin nedir?” sorusuna, “Ben Almanya Köln Üniversitesinde okumak istiyorum. Tıp okumak istiyorum ondan sonra da Alman vatandaşı olmak istiyorum” diye cevap vermişti.
Ben o programın ardından da bir yazı yazmış ve şu soruyu sormuştum, “Bu gençlerin neden Türkiye’de umutları yok?”
Bu soruya ekleme yaparak devam edeyim, Bu gençler neden hedeflerini, hayallerini Türkiye’de gerçekleştirebileceklerine inanmıyorlar? Neden kendileri için tek çıkış noktasını yurt dışı olarak görüyorlar?
Aslında bu sorulara yanıt vermek çok zor olmasa gerek… Birçok genç, Türkiye’de bir meslek sahibi olduğunda kendisine hak edilen değerin verilmeyeceğini, liyakat gösterilmeyeceğini, tabiri caizse “torpilli olanın” kendilerini her konuda ezip geçeceğini düşünüyor. Birçok genç, mesleğini yaparken kendisinin yarısı kadar etmeyen yeteneksiz, bencil ama yalakalık ve işgüzarlıkla yönetici pozisyonuna gelmiş kişilerden emir almak istemiyor.
Birçok genç, bir vatandaş olarak hak ve özgürlüklerinin kısıtlandığını, iş yerinde, okuduğu okulda veya günlük hayatın içinde pek çok yerde emek ve çabasının karşılığını alamadığını, emeğinin ve kazancının sömürüldüğünü ve ne kadar çabalarsa çabalasın, ne kadar çalışırsa çalışsın emeğinin karşılığını alamayacağını düşünüyor. Belki de bu ve benzer birçok nedenlerle umudu yurt dışında aramaya çalışıyor…