Türkiye’nin bugünlerde en önemli gündem maddesi haliyle Covid-19 salgını ve buna bağlı olarak alınan yeni kısıtlama kararları.
Salgına bağlı hasta sayıları ile ölüm rakamlarındaki artış nedeniyle toplumsal tedirginlik artarken, eski normal hayatımıza ne zaman döneceğimize yönelik beklentiler de azalmaya başladı.
Peki hangi eski normal?
Pandemi başlamadan önceki normal hayatımız mı? Yoksa pandemi başladıktan sonra etkisi azalma sürecine girdikten sonra alınan yeni normal kararlar öncesi eski normal mi?
Bu yılın ilk aylarından itibaren başlayan Covid-19 salgını nisan ve mayıs aylarında adeta pik yapmış ve hükümet bir dizi kısıtlama kararı almıştı. Salgının etkisinin kırıldığı haziran aylarında ise yeni normal karalar açıklanmıştı.
Bu çerçevede; Lokanta, kafe ve kıraathane kapanış saatleri 24.00’de uzatıldı. Sinema, tiyatro ve gösteri merkezleri 1 Temmuz’dan itibaren faaliyete geçebildi. 65 yaş üstü vatandaşlar 10:00 ila 20:00 saatleri arasında her gün dışarı çıkabildi.
18 yaş altı kısıtlaması kalktı. Milli parklar gibi parklar 18 yaş altı, 65 yaş üstü için ücretsiz oldu ve düğün salonları belirlenen kurallara uygun şekilde 1 Temmuz’dan itibaren hizmete başlayabildi.
Salgının tekrar yükselişe geçtiği bugünlerde ise bir dizi yeni kısıtlama başladı. Yani bir bakıma eski normale dönmüş olduk.
Salgının ilk pik yaptığı aylarda getirilen kısıtlamalar özellikle esnaf kesimini olumsuz etkilemiş, hane halkı gelirlerinde ciddi düşüşler yaşanmıştı. Ekonominin çarkları durmasa da durağan bir seyir izlemişti.
Alınan yeni tedbirlerin de ekonomi üzerinde olumsuz etkileri olacaktır muhakkak. Bu noktada bir iki yeni rakam vermek gerekirse;
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin verilerine göre, 2020 Ocak-Ekim döneminde kapanan gerçek kişi ticari işletmelerin sayısı yüzde 16.61 artarak 18 bin 316’ya çıktı. Aynı dönemde kapanan şirket sayısı ise yüzde 12.6 artarak 11 bin 223’e yükseldi.
Aynı dönemde en çok kapanan şirketler, yüzde 11 ile elektrik enerjisi üretimi alanında görüldü. En çok şirket kapanışı olan ilk 10 faaliyet arasında ikinci sırayı ise yüzde 8 ile bina inşaatı aldı. Bunu yüzde 2.7 ile bilgisayar programlama faaliyetleri, yüzde 2.6 ile mühendislik faaliyetleri ve yüzde 2.52 ile de lokanta, seyyar yemek hizmeti faaliyetleri takip etti.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre, sektörün kredi hacmi 13 Kasım ile biten haftada 121 milyar 576 milyon lira azalırken tüketici kredileri tutarı, haftada 3 milyar 76 milyon lira artarak 673 milyar 605 milyon liraya çıktı.
Söz konusu kredilerin 279 milyar 453 milyon lirası konut, 11 milyar 90 milyon lirası taşıt ve 383 milyar 63 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu.
Rakamlar daha sıkı kısıtlama tedbirleri alınarak salgını bir an önce yenmemiz gerektiğini, aksi halde ekonomik faaliyetlerin bir süre daha sıkıntılı devam edeceğini gösteriyor.
Bir an önce “eski” değil, “en eski normal” hayatımıza dönmemiz dileğiyle…