OĞUZHAN SARI
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Öğretim Görevlisi Kübra Erden, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın hayata geçirdiği Etkin Kütüphane Projesi kapsamında gerçekleştirilen çevrim içi etkinlik programında internet ve sosyal medya kavramlarına ilişkin bilgiler aktardı.
Erden, insanların sosyal medya aracılığıyla özgür bir ortamda, sınırsızca bir paylaşım yaptığını düşündüğünü ancak insanların sosyal medyadaki özgür ortamın vermiş olduğu şartlardan dolayı farklı etmenlere maruz kalındığını belirtti. İnsanların sosyalleşme illüzyonu içerisinde sosyal medyada bazı paylaşımlarda bulunarak sosyalleştiğini düşündüğünü söyleyen Erden, “Sosyallik dediğimiz şey aslında günümüzde dönüşüme uğrayan bir kavram ve sosyal medya buna en çok ortam sağlayan mecralardan biri. Sosyal medyada karşımıza çıkan en önemli sorunsal, sanal kimlik ve sahte kimlik oluşturma. Yani insanlar sosyal medyada sahte ve sanal kimlikler aracılığıyla paylaşım yapabilmekte” dedi.
“İnsanlar günlük hayatta sahip olmak istedikleri profilleri sosyal medyada paylaşıyorlar”
Erden, insanların günlük hayatlarında ve toplumsal yaşamda olmak isteyip de olamadıkları, sahip olmak istedikleri profilleri internet aracılığıyla sosyal medyada paylaştıklarını vurgulayarak “ Sosyal medyada bu şekilde varoluş insanların güven duygusunun kaybolmasına, derin bir sorgulama içerisinde olmalarına sebep oluyor. Sosyal medyada esas olan şey paylaşım. Yani bizler kendi vitrinimizi kendimiz oluşturuyoruz. Sosyal medya içerisinde sosyal medya paylaşım ağlarında oluşturduğunuz bütün profiller sizin aslında birer vitrininiz” ifadelerini kullandı.
“Sosyal medya fiziksel, sosyolojik, ekonomik birçok sınırı buharlaştırıp uçurdu”
Web 2.0 döneminde insanların hayatına giren sosyal medyada ilk önceleri takma ad (nick name) kullanıldığını anımsatan Erden, şunları kaydetti:
“Takma adlar aracılıyla bizler rumuzlar arkasından insanlarla konuşur, yazışırdık. Chat odalarına girebilirdik. Sosyal medyada ne oldu da biz bu kadar dönüşüme uğradık? Fotoğraflarımızı, ismimizi, gerçek bilgilerimizi paylaşır olduk. Biz ne ara sosyal medyaya güvenir olduk? Burada bazı gözetim unsurları karşımıza çıkıyor. Sosyal medya için düşündüğümüzde insanlar bu kadar sosyalleştiklerini düşündükleri mecrada fotoğraflarını, çocuklarının fotoğraflarını, özel bilgilerini, doğum günü bilgilerini, vs. her şeylerini paylaşır hale geldi. Ve biz de artık herkesin her şeyini bilir hale geldik. Sosyal medya artık fiziksel, sosyolojik, ekonomik birçok sınırı buharlaştırıp uçurdu ve aradaki bütün sınırlar ortadan kaktı diyebiliriz.”
Erden, günümüzde insanların geleneksel medyadaki monolog düzenden çıkıp, karşılıklı iletişime geçilen bir platforma evirildiğini söyledi. Sosyal medyada sadece tüketici konumunda değil üretici konumuna da olunduğunu ifade eden Erden, “Bizler aynı zamanda hem alımlıyoruz hem de üretiyoruz. Sosyal medyada her an her yerde olma durumu, bizler için karşılıklı iletişime mahal veren bir ortam yarattı. Yani aynı ortamda bulunduğumuz insanlarla bir masada çay kahve içiyorken, aynı zamanda elimizdeki cep telefonları ve anlık mesaj uygulamaları aracılığıyla da başka insanlarla iletişime geçer olduk.”
“Sosyal medya sığ bir iletişim biçiminin doğmasına sebep oldu”
Sosyal medyanın bazı sorunsalları da içeren bir iletişim biçimi haline geldiğini belirten Erden, sosyal medyada insanların iletişimine kapsam ve derinlik katan jest ve mimik unsurlarının yok olduğunu söyledi.
Erden, sosyal medyada bu unsurların olmamasının insanlar için sığ bir iletişimin doğmasına sebep olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
“Jestlerimizin ve mimiklerimizin olmamasından dolayı sosyal medya bizim için sadece ilişki anlamında bahsedemeyeceğimiz, sadece iletişim anlamında bahsedebileceğimiz bir konumda kaldı. Kafelere, parklara, sinemalara, etrafınıza baktığınızda insanların ellerindeki cep telefonları aracılığıyla daha çok vakit geçirdiklerini ve oldukları ortamdan kopup başka sanal alemde vakit geçirdiklerini görebilirsiniz. Aslında sosyalleşme dediğimiz şey aynı mekanı ve zamanı paylaşmak değil midir? Aynı ortamda bulunmak, aynı dili konuşmak aynı şeyleri söylemek değil midir? Bizler sosyal medya aracılığıyla sosyalleştiğimizi düşündük ancak bununla ilgili sorunsallar mevcut.”
Sosyal medyanın başka bir perspektiften bakıldığında olumlu yönlerinin de olduğunu söyleyen Erden, “Sosyal medya, yoğunluktan, günlük hayatın koşturmasından fırsat bulamayan, iletişim halinde olamayan insanlar için güzel bir mecra olanağı sundu. Çünkü insanlar vakit bulamayıp, bir araya gelemiyorlardı. Özellikle koronavirüs sürecinde insanların çoğunluğunun evde olması gerektiği dönemde insanlar, tamamen sosyalliklerini sosyal medya kanallarıyla yürütmeye çalıştılar” dedi.
Sosyal medya, yabancılaşma, ötekileşme ve yalnızlaşmaya neden oluyor
Erden, insanların sosyalliklerini sosyal medya kanallarıyla yürütmesinin yabancılaşma, ötekileşme ve yalnızlaşmaya neden olduğuna dikkat çekerek “Sosyal medya dediğimiz şey, o anda cep telefonuyla farklı kişilerle yazışmak, mesajlaşmak değil. Yani bizler sosyal medyada o anda varlık gösterebiliriz ama sanal âlemde rutin dışı bir sosyallikte bulunuruz. O sanal âlem içerisinde sosyalleşiyor oluruz. Olduğumuz ortamdan yalıtılarak, o mekandan koparak, bir sosyallik içerisinde girmiş oluruz” diye konuştu.
Bu konuda literatürde üç farklı yaklaşım bulunduğunu aktaran Erden, şunları kaydetti:
“Bunlardan ilkinde sosyal medya, gerçek hayattaki ilişkilerin devamını sağlayan bir unsur olarak karşımıza çıkıyor.Yani bizler günlük hayatımızda edindiğimiz çevre ile arkadaşlarımızla da sosyal medya aracılığıyla iletişim içerisinde olabiliyoruz. Diğer bir etmen olarak sosyal medyanın insanları sosyalleştirmediği ancak yeni bir tür sosyallik yarattığı söyleniyor. Yani sosyal medya için sizler yeni bir dönüşüm, yeni bir sosyallik içerisinde bulunuyorsunuz. Buna bazı kuramcılar ve düşünürler ‘hareketsiz toplumsallaşma’ diyor. Hareketsiz toplumsallaşma içerisinde, insanlar kendilerinin içerisinde bulundukları sosyal ortamı, o an bulundukları mekândan yalıtarak sanal mecralara taşıyorlar. Bu sanal mecralar aracılığıyla sosyalleşiyorlar. Diğer bir görüş sosyal medyanın insanları sosyalleştirmediği tam tersine asosyalleştirdiği. Yani sizler olduğunuz mekândan ve zamandan koparılarak başka bir âlemde sosyalleşemezsiniz.”
Erden, sosyal medyanın zaman ve mekanda bir paylaşım unsuru sağladığı için insanları bulundukları ortamdan kopardığını belirterek yeni bir sosyallik yaratılmasına imkan sağlayan bir dönüşüm içerisinde olduğunu vurguladı.
Erden, “Sanal nitelikte bir sosyalleşmenin ne kadar gerçek olduğu ya da gerçek olgusunun günümüzde teknolojik aletler aracılığıyla karşımıza çıktığı bir sorunsal ve bu sorunsalla ilgili olarak yapılan çalışmalar devam ediyor. Sosyal medya bu bağlamda bizi sosyalleştirmiyor aksine bizi asosyalleştiriyor. Çünkü mekanlarlardan, zamanlardan yalıtarak bizi ortamdan koparıyor” diyerek sözlerini tamamladı.