ESRA SARI
Ankara kuş çeşitliliği açısından çok zengin bir alan ve Ankara’nın bu yönünü çoğu Ankaralı bile bilmez. Bu konuda bilgi aldığımız Simurg Kuş Yuvası Derneği’nin kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Alaz Uslu, Ankara’da kuş çeşitliliği, Simurg Kuş Yuvası Derneği’nin kuruluş amacı ve faaliyetleri, sokak hayvanlarına yönelik kötü muamele, eziyet gibi birçok merak edilen soruları Ticari Hayat Gazetesi okurları için yanıtladı.
Öncelikle bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Ben Alaz Uslu, İnşaat Yüksek Mühendisiyim. Halen Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü 4. sınıf ve Açık Öğretim Fakültesi Laborantlık ve Veteriner Sağlık Bölümü 2. sınıf öğrencisiyim.
Kuşlar hayatımın bir parçasıydı
Peki, Simurg Kuş Yuvası Derneği fikri nasıl ortaya çıktı?
Kuşların olduğu bir evde doğdum, hem anne hem baba tarafında kuş merakı olunca ister istemez kuşlar hayatımın bir parçası oldu. 5 yaşındayken birlikte geçirdiğimiz bir trafik kazasında hayatını kaybeden dedem, kanarya yetiştiricisiydi. Ötücü kuşlara büyük ilgi duyardı. Çocukluk yıllarımda günümüzdeki doğa koruma faaliyetleri bu kadar sıkı değildi. Hatta sokaklarda uluorta doğadan yakalanan sakalar, floryalar, karabaşlı isketelerin ticareti serbestti. Dedem de doğadan kuş yakalardı. Doğadan yakalanan bu kuşların çok büyük oranı maalesef özgürlükten esarete adapte olamaz, ölürdü. Yaşamayacağını düşündüğü bazı kuşları alışmam ve merakımı gidermem için dedem bana verirdi; bu kuşlara yardım etmemle başladı kuş rehabilitasyonu çalışmalarım. Ben de bu hayvanların doğadaki yaşamlarını inceledim, doğada tükettikleri besinleri getirdim. İhtiyaç duydukları doğal ortamı kısmen balkonda daha serbest bir alan oluşturarak sağlayıp stresten uzaklaştırmak, beslenme şekillerini doğadaki gibi düzenlemek bile sürecin olumlu olmasına olanak sağladı. Böylece daha o yaşlarda bile pek çok kuşu hayata döndürdüm. Ve elbette iyileşenler için mutlu son: Özgürlük...
Zamanla çevremde sorun yaşayan kuş sahipleri ya da ailelerinin terk ettiği, travma yaşamış, psikolojik sorunlar yaşayıp tüylerini yolmuş, muhtaç, hasta gibi problem durumu olan kuşlar için benden yardım istenmeye ve bu kuşlar bana ulaştırılmaya başlandı. Böylelikle kuşlardan, özellikle papağanlardan oluşan geniş bir aile oluştu ve Simurg Kuş Yuvası fikri kendiliğinden doğdu. Bu arada akademik sürecim çok farklı bir seyirde devam etse de kuşlar her zaman hayatımın bir parçası oldu ancak kuşlar ve kuşlar öncülünde doğa bilimleri baskın geldi ve yoluma bu alanda devam etmeye karar verdim.
Simurg Kuş Yuvası Derneği’nin temel kuruluş amacı nedir ve dernek ne gibi çalışma ve faaliyetler yürütüyor, bu konuya ilişkin bilgi verir misiniz?
Simurg Kuş Yuvası Derneği odağına kuşları alan, yardıma muhtaç egzotik- yabani kuşların rehabilitasyon ve bakımları ile ilgili çalışmalar yapan, biyoçeşitliliğinin, dolayısıyla yaşam alanlarının korunması amacıyla öncelikle nesli tehlike altında olan kuşlar özelinde bilimsel projeler yürüten, bu konuda toplumsal duyarlılığın ve farkındalığın oluşması/gelişmesi için ornitoloji eğitimleri düzenleyen, doğayla uyumlu bir yaşamı savunan bir sivil toplum kuruluşudur. Simurg Kuş Yuvası Ocak 2017’de çalışmalarına başlamıştır ve 26.04.2019 tarihinde ise dernek haline gelmiştir. Ekibimiz uzman ornitolog-biyologlar, veterinerler, kuş bakım uzmanları, uzun yıllar doğa koruma üzerine çalışmış uzmanlar, kuş gözlemcileri, mühendisler, hukukçular, öğretmenler, akademisyenler ve alana ilgi duyan öğrencilerden oluşmaktadır.
Ülkemizde hayvanlarla ilgili STK’lar ağırlıklı olarak kediler ve köpekler ile ilgili çalışmaktadır. Sadece kuşlar için bir barınak ya da bir rehabilitasyon merkezi bulunmamaktadır. Kuşlar da fazlasıyla insan kaynaklı doğa yıkımlarından payına düşeni yaşamaktadırlar.
Derneğin amacı; rehabilitasyon merkezi kurmak
Simurg Kuş Yuvası Derneği olarak en önemli amacımız; Türkiye’de sadece kuşlara yönelik hizmet veren bir rehabilitasyon merkezi kurabilmek böylece çok daha fazla kuşu yeniden asıl yuvaya, gökyüzüne ulaştırmaktır. Bu ve benzeri merkezler Avrupa’da, Amerika’da ve Avustralya’da çok yaygın, aynı şehirde ve hatta aynı semtte birden fazla kuşlara yönelik çalışan rehabilitasyon merkezine rastlamak mümkün. Bu tür bir rehabilitasyon merkezini Türkiye’de de hayata geçirmeyi ve bu merkezi aynı zamanda bir bilim merkezi haline getirmeyi planlıyoruz.
Henüz hayallerimizdeki rehabilitasyon merkezi boyutunda olanaklara sahip olmamakla beraber, ekibimizin veteriner hekimlerimiz ve kuş bakım uzmanlarımızla her yıl yaralı, yavru veya hasta olarak bize ulaştırılan yüzlerce kuşun sağlığına kavuşmasını ve sorunsuzca doğaya dönmesini sağlıyoruz. Bize ulaştırılan kuşlar, doğaya dönebilecek hale gelene kadar bakım ve tedavileri tamamlanana dek ve hatta doğaya uyum sağlayacak sosyal becerilere ulaştırılıncaya kadar bizimledir. Dönemeyecek olanlar ise yaşamları boyunca güvenle misafirimiz olurlar. Gereken ameliyatları yapılır; ilaçları, destekleyicileri, uygun barınma, ısınma ve beslenme koşulları sağlanır. Koşullarımızın elverdiği ölçüde yuvaya teslim alabildiğimiz ve bizzat rehabilitasyonunu gerçekleştirdiğimiz kuşların dışında 3 yıldır aktif olan telefon hattımız ile Türkiye’nin her yerinden ve hatta yurtdışından duyarlı insanların arayıp destek istemeleri ile pek çok kuşun hayatını kurtarmaktayız. Tüm bu çabalar sonucu Doğaya Dönüş Etkinlikleriyle üyelerimiz, gönüllülerimiz ve katılımcılar eşliğinde sağlığına kavuşan kuşların topluca gökyüzüyle kavuşmasını sağladık. Salgın sürecinde artık böyle geniş katılımlı organizasyonlar düzenleyemiyoruz.
15 ebabile tüy dikimi işlemi uygulandı
Türkiye’de ilk kez uygulanan bir yöntem olarak tüy dikimi işlemini yapıyoruz. Son iki yılda kanat tüyleri eksildiği için uçamayan ve dolayısıyla göçe yetişemeyip hayatını kaybetme tehlikesi olan 15 ebabile tüy dikim işlemi uyguladık. Sorunsuzca doğaya dönmelerini sağladık.
Bunun yanı sıra anaokullarıyla ve göçmen çocuk gruplarıyla kuş gözlem eğitimleri, çevremizde bulunan kuşlar, neden kuş satın almamalıyız gibi konularda farkındalık oluşturmak amaçlı eğitimler verdik. Üniversite öğrencileriyle (ODTÜ Kuş Gözlem Topluluğu ve Gençlik Servisleri Merkezi) gerek sınıf ortamında gerekse sahada ornitoloji eğitimleri ve gezileri düzenledik.
Kuşların yaşam alanları korunmalı
En önemli koruma çalışmaları aslında kuşların yaşam alanlarının korunmasıdır, bunun bir örneği bu yaz başında yaşandı. Geçtiğimiz haziran ayında Galata Kulesi dış cephesine restorasyon amaçlı iskele kurulmaya başlanmıştı. İskelenin kule üzerindeki varlığı yetişkin ebabil kuşlarının yuvalarına, yavrularına besin ulaştıramamalarına neden oluyordu. Simurg Kuş Yuvası Derneği olarak bu konuda sessiz kalamazdık, Change.org aracılığıyla bir kampanya başlattık ve çok kısa sürede büyük bir başarıya imza attık. Girişimlerimiz hızla ses getirdi, bölge sakinleri, doğaseverler, ilgili bakanlıkların ve resmi makamların da duyarlı davranmasıyla olumlu sonuç alındı. Kulenin cephesindeki iskele söküldü, dış cephe restorasyonu ebabillerin Afrika’ya göç sonrası olan sonbahar dönemine ertelendi. Böylelikle hep birlikte yüzlerce yavru kuşun hayatını kurtardık. Kuşların ve yaşam alanlarının korunması çalışmalarımız sosyal farkındalık oluşturmak kadar bilimsel projelerle de devam etmektedir.
Ankara kuş çeşitliliği açısından çok zengin
Peki, Ankara kuş türleri açısından nasıl bir coğrafi bölge, Ankara kuş çeşitliği açısından zengin mi?
Ankara kuş çeşitliliği açısından çok zengin bir alan çünkü hem çok büyük bir il hem de çok farklı biyocoğrafik bölgeleri içeriyor, biz onlara eko bölgeler diyoruz. Bu çeşitliliğe bağlı olarak da kuş çeşitliliği oldukça fazla. 350’nin üzerinde kuş türü bulunuyor. Türkiye’de belgelenen kuş türü sayısı 487’dir. Eymir Gölü, Mogan Gölü, ODTÜ Kampüsü gibi alanlar çok büyük ölçüde Ankara’nın kuş çeşitliliği açısından zengin olmasının sebepleridir.
Ankara’da flamingo görebilirsiniz
Doğa tutkunları için başkent Ankara’da değişik kuş türlerini görme fırsatları yaratıyor mu? Örneğin; Kızılcahamam gibi ilçelerde görülen kuş türleri Bala’da görülüyor mu?
Elbette, Ankara’da yaşayan bir kuş gözlemci olarak diyebileceğim, Ankara’nın kuşlar özelinde sürprizlerle dolu bir yer olduğu. Şehrin göbeğinde göç döneminde turna görebilirsiniz mesela. Ya da kış aylarında Eymir Gölü’nde bir anda masmavi yalıçapkını görebilirsiniz. Ya da bir bakmışsınız evinizin camına kerkenez gelmiş. Mogan Gölü’nün biraz güney kısmında bulunan Sel Kapanı dediğimiz bölgeye gidip flamingoları görebilirsiniz. Gri Ankara’ya pembe tüyleriyle tropikal bir hava katıyorlar. Geçtiğimiz ay, Mogan Gölü’nde arazi çalışmamız esnasında karabaş patka tespit ettik. Kuzey enlemlerde olan bu ördek Mogan Gölü’ne gelmiş. Mogan Gölü dersek oranın en ikonik türü olan dikkuyrukları anmazsam ayıp olur. Üreme döneminde erkelerinin masmavi bir gagası, beyaz bir kafası, dimdik bir kuyruğu olan ördek. Böyle bir ördek düşünsenize, var mı daha değişiği?
Kızılcahamam çok fazla kuş türlerine ev sahipliği yapıyor
Kızılcahamam’a kuş gözlemi amacı ile giden bir kişi rahatlıkla yüksek trofik öneme sahip akbaba, kartal, şahin türlerini ya da bölgede bulunan sulak alanlarda sucul kuşları ya da orman habitatlarında çok çeşitli ötücü kuşları görebilir. Kuşların sınırları yoktur. Uçabilmek onları diğer canlılara göre daha mobilize kılıyor. Bala gibi diğer ilçelerde de tabii ki orada yaşayan kuş türleri vardır. Kuşlar ihtiyaçlarının karşılandığı her yerde. Kızılcahamam görece doğal kalmış orman ekosistemi ve tam karasal iklimden Karadeniz iklimine geçiş bölgesi. Bunun için fazla sayıda türe ev sahipliği yapıyor. Bala ise karasal iklim özelliklerini barındırıyor ve haliyle bozkır ekosisteminin ağırlıklı olduğu bir bölge. Tek tip bir ekosistem elbette canlı çeşitliliğini azaltacaktır ama Bala’da kuş yoktur demek yanlış olur.
Havai fişek kullanımının yasaklanması gerek
İtalya’nın başkenti Roma’da yeni yılı kutlamak için kullanılan havai fişekler nedeniyle yüzlerce kuş hayatını kaybetti. Bu üzücü olay hakkında neler söylersiniz?
Tek kelime ile görgüsüzlük. Nedir yani? Beni ne ilgilendiriyor sizin düğününüz, kutlamanız, açılışınız? İlgilendirse orada olurdum zaten. Bunu anlamam mümkün değil. Gürültü ve ışık kirliliği ile bir de kimyasal gazların çıkışı ile insan sağlığını bozucu etkilere sahip bir şeye nasıl hala izin verilebiliyor? İnsanlar zarar görüyor, duyma bozuklukları, solunum sıkıntıları ya da anksiyete bozukluklarını tetiklediği kanıtlandı. Doğa ne yapsın? Gecenin sessizliğinde uyuyan kuşların tepesinde bir anda patlamalar oluyor. İtalya’da yaşanan olay sadece bir örneği. Bu dünyanın her yerinde oluyor. Ya görmüyoruz ya duymuyoruz ya da üstü örtülüyor. Havai fişek kullanımının bugün yasaklanması gerek. Bu konu ile ilgili kamuoyunun oluşması için bizimle hemfikir olan insanların desteklerini beklediğimiz “Havai Fişekler Tamamen Yasaklansın. Bu İlkel ve Ölümcül Eğlence Artık Son Bulsun.” adında bir imza kampanyası başlattık. Change.org üzerinde şuan 7500 imzaya yaklaştık. Devam ediyoruz, daha fazla desteğe ihtiyacımız var. İlgilenenler, http://chng.it/PSYkWqLMBV bağlantısını kullanarak kampanyamız hakkında detaylı bilgiye ulaşabilir ve destek verebilir.
(*Röportajın devamı yarın yayınlanacak)