SEDA TOLMAÇ
Görme problemi yaşayan ve bu problemi gidermede gözlük ya da kontak lens kullanmak istemeyen kişiler, lazer tedavisine sıklıkla başvuruyor.
18 yaşından itibaren yaptırılabilen lazer tedavisiyle kişinin görme kalitesi artıyor ve kişi, gözlük ya da kontak lens kullanımından kurtuluyor.
Lazer tedavisinde üç temel yöntem vardır
Günümüzde son teknolojik aletler kullanılarak yapılan lazer tedavisinde üç temel yöntemin olduğunu söyleyen Dünyagöz Ankara Hastanesinden Göz Hastalıkları Uzmanı Op.Dr. Ragıp Gürsel, halk arasından “gözü çizmek” olarak bilinen lazer tedavisinde gözü çizme gibi bir yöntemin olmadığını söyleyerek, “Lazer tedavisinde üç temel yöntem vardır. Bu yöntemler, Prk, Lasik ve Smile olarak adlandırılıyor. Bunun dışında piyasada uygulanan diğer lazer tedavi yöntemleri, bu üç temel yöntemin alt gruplarıdır” dedi.
Tedavide uygulanacak yöntem hastanın görme kusuruna göre belirlenir
Lazer tedavisinde uygulanan temel yöntemlerin kişiye özel olarak belirlendiğine dikkati çeken Op. Dr. Ragıp Gürsel, “Lazer tedavisinde kullanılan Prk, Lasik veya Smile yöntemi her hastaya aynı şekilde uygulanmaz. Tedavide uygulanacak yöntem hastanın görme kusuruna göre belirlenir. Örneğin, miyop, hipermetrop veya yüksek astigmat durumda, hipermetrop hastada uygulanan lazer tedavisinin başarısı Lasik yönteminde daha iyidir. Bunun yanında örneğin, hipermetrop veya yüksek astigmatlarda Smile yöntemi uygulanmaz” diye konuştu.
Lazer tedavisi uygulanamayan gözün içerisine kalıcı kontak lens yerleştirilebilir
Op. Dr. Gürsel, 10 derece ve üzerinde göz numarasına sahip olan kişilere lazer tedavisi uygulanamadığını belirterek, “Lazer tedavisinde uygulanan her yöntemin de kendi içerisinde, gözün numarası bakımında alt ve üst sınırı vardır. Lazer yapılamayan hasta gruplarına farklı ameliyat teknikleri kullanılır. Mesela, lazer uygulaması yapılamayan göze, kalıcı kontak lens konulur. Eğer kişiye lazer uygulanamıyorsa, gözün yapısı uygunsa içerisine kalıcı olarak kontak lens yerleştirilerek kişiyi gözlükten kurtarabilmek mümkündür” şeklinde konuştu.
“Tedavi yöntemlerinin uygulanabilirliği açısından hekim, hastayı en doğru olan uygulamaya yönlendirir” diyen Gürsel, “Kişiyi gözlükten kurtarmak için uygulanacak tedavi yöntemlerini hastaya göre belirlemek oldukça önemlidir ve bu durum oluşabilecek riskleri azaltır” dedi.
Elektif cerrahide hasta memnuniyeti yüksek
Gürsel, her ameliyatta risk bulunduğunu ancak elektif cerrahide hasta memnuniyetin yüksek olduğunu vurgulayarak, “Elektif cerrahi, hastanın kendi isteğiyle yaptırdığı ve memnuniyetinin en yüksek olduğu alandır. Riskler elbet vardır. Lazer tedavisinin ardından bir miktar göz kuruluğu yaşanmaktadır ama bu durum kalıcı değildir. Bunun dışında lazer tedavisinin ardından göz numarasının bir miktarının zaman içerisinde geri gelme olasılığı vardır. Bu olasılık numaranın yüksekliği ile ilgilidir. Mesela lazer tedavisinde 6 derece ve üzeri göz numarasına çıktığımızda, numaranın yüzde 15’inin geri gelme olasılığı vardır ama böyle bir durumda göz numarasının hepsi değil, yüzde 5 veya 10’u geri gelmektedir” şeklinde konuştu.
Kişinin lazer yaptırmış olması gözle ilgili diğer ameliyatlara engel değil
Kişinin lazer yaptırmış olmasının daha sonraki hayatında gözle ilgili başka ameliyatlara engel olmadığını ifade eden Gürsel, “ Bizim sıkça karşılaştığımız sorulardan biri örneğin, ‘Lazer tedavisi katarakt ameliyatına engel oluyor mu?’ şeklinde. Böyle bir engelleme yok. Kişinin lazer tedavisi yaptırmış olması sonraki yıllarında gözle ilgili başka bir ameliyat yaptırmasına engel değil” dedi.
18 yaşından itibaren lazer tedavisi yapılabilir
Lazer tedavisinin 18 yaşından itibaren yapılabildiğini dile getiren Gürsel, lazer tedavisine başlamada ideal yaşın 21-22 olduğunu söyledi.
Gürsel, uygulanacak lazer tedavisine göz numarasının stabil olduğu yaşta başlamak gerektiğini belirterek, tedavide üst yaş sınırının olmadığını ifade etti.
Lazer tedavisinden sonra ilk iki gün güneş gözlüğü kullanımını öneriyoruz
Lazer tedavisinde sonra ilk iki gün içerisinde kişinin ışık hassasiyetinin arttığını söyleyen Gürsel, “Bu durumda ışık hassasiyetini azaltma amacıyla ve kişinin konforu düşünülerek, güneş gözlüğü kullanımını öneriyoruz ama lazer tedavisinden sonra sürekli olarak güneş gözlüğü kullanılacak diye bir önerme söz konusu değil” dedi.
Şartlar doğru olduğu sürece, lazer tedavisinin uygulanmasında bir sakınca yoktur
Koronavirüs salgını sürecinde de lazer tedavisinin yapılabildiğini ifade eden Gürsel, şöyle konuştu: “Lazer tedavisi elektif bir cerrahi olduğu için hastanın kendi isteğine bağlıdır. Ortam ve şartlar doğru olduğu sürece, lazer tedavisinin uygulanmasında bir sakınca yoktur çünkü yaptığımız işlem zaten 10 dakika sürmektedir. Zaten tüm işlemlerde steril ortamın sağlanması önceliklidir. Bu anlamda hastane ortamımızda kullandığımız HEPA filtre ile beraber sürekli olarak hava sirkülasyonu sağlanmaktadır. Bu durum koronavirüs salgınından önce de böyleydi ve salgından sonra da aynı şartlar daha iyi bir pozisyonda sağlanmaya devam ediyor.”