TÜSİAV Vakıf Mütevelli Heyeti Üyesi, Vakıf Başkan Yardımcısı Biotem Kurumsal Hizmetler ve Simpa Kurumsal Hizmetler firmalarının Genel Müdürü Soydan Nuri Levent ile yaptığımız röportajda firmasının öyküsü üzerinden Türkiye’deki hizmet sektörünün dünü, bugünü ve sektörün geleceğini konuştuk.
Değerli vakitlerini ayırdıkları için teşekkür eder, başarılarının devamını dilerim.
Röportajım sizlerle…
Bize kendinizden bahseder misiniz?
Soydan Levent: 1975 yılında Ankara’da doğdum, aslen Mersin/ Silifkeliyim. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi mezunuyum. Evliyim, Yağmur ve Naz adında iki kızım var. Çocuklarımdan sonra en büyük ilgim spor, müzik ve fotoğrafçılık. Çalışma hayatına çocuk yaşlarımda başladım. Aileme işlerinde yardım etmek, işimize katkı sağlama arzusu içerisindeydim. Üniversite yıllarımda artık aile şirketimizin vazgeçilmez çalışanıydım.
Firmalarımız, Biotem Kurumsal Hizmetler ve Simpa Kurumsal Hizmetler’de Genel Müdürlük görevini yürütüyorum.
Toplumsal duyarlılık bilinciyle, sivil toplum kuruluşlarını çok önemsiyor ve katılımcı olmaya çalışıyorum. Türkiye Sanayici ve İşadamları Vakfı (TÜSİAV) Yönetim Kurulu Üyeliği, Ankara Fenerbahçeli İşadamları ve Yöneticileri Derneği (AFİDER) üyeliği, Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) üyeliği başta olmak üzere, birçok sivil toplum kuruluşunda ve hemşeri derneklerinde aktif görev alıyorum.
TÜSİAV ile nasıl tanıştınız?
2004 senesinde, kendisi de iyi bir STK’cı olan rahmetli babam Mustafa Levent’in yönlendirmesi ile Sivil Toplum Kuruluşlarına girdim. Halen üyesi olduğum Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD)’nin bir toplantısında Sayın Veli Sarıtoprak konuşmacıydı, şunları söylüyordu sayın Sarıtoprak:
‘‘Bir ülkede sivil toplum kuruluşları ne kadar güçlü ise o ülkenin demokrasisi de o denli güçlü olur. Sivil toplumculuk gönüllü çalışmaktır ve karşılıksız fedakârlıktır. Sivil toplumculuk almadan vermektir. Sivil toplumculuk karşılıksız hizmet etmektir. Ülkesini, milletini, devletini ve insanlığı sevmeyenler sivil toplumcu olamaz. Hepimizin bu ülkeye hizmet borcu var. Bu borcu ödemek için herkes elini taşın altına koymalı ve ‘Ben bu ülke insanı için, bu ülke için, yaşadığım çevre ve mensubu olduğum millet için, devlet için ne yapabilirim?’ demelidir.’’
Konuşmasından çok etkilenmiştim, sonrasında kendisi ile tanıştık ve beni Sivil Toplum Kuruluşlarının Kutup Yıldızı olan TÜSİAV’a davet etti, önce Vakıf Mütevelli Heyeti Üyesi oldum ve 2016 senesinde de halen yürütmekte olduğum Vakıf Başkan Yardımcılığı görevine getirildim.
Firmanız ve çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?
Firmalarımız, Türkiye genelinde kamu kurum ve kuruluşu, fabrika, hastane, alışveriş ve iş merkezleri, banka şubeleri, spor merkezleri gibi birçok tesisin kapalı mekân ve çevre temizlik hizmetleri, ilaçlama, bahçe bakımı ve peyzajı, evsel ve endüstriyel atıkların toplanması ve nakli, insan kaynakları yönetimi ve tesis yönetim hizmetlerini halen 1.000 den fazla çalışanı ile yerine getiriyor. Hizmet sektöründeki faaliyetlerimiz bu sene 30. yılına girecek. İddiamız 30. yılda sektörümüzdeki en iyi hizmet şirketi olmak. Bunu başarmak için de en iyi hizmeti vermeyi hedefliyoruz. Ekip çalışması, sistemli hizmet, sürekli yenilenen eğitim ve profesyonel uygulamalarımız bize daha iyi çözümler yaratma fırsatı veriyor.
Hizmet verdiğimiz her yerde ilk önceliğimiz kaliteli hizmet ve müşteri memnuniyeti. Şirket kalite politikamız buna dayanıyor.
Hizmet sektörünün dünü ve bugünü nedir?
Türkiye ekonomik yönden kalkındıkça hizmet sektörünün ülke ekonomisi içerisindeki payı da giderek artıyor. Bu bilinen bir gerçek. Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda tarım sektörü ön plandayken sanayileşme hamlesi ile birlikte üretimin artması ticaretin gelişmesini sağlamış, bunun sonucunda da hizmet sektörü giderek büyümüştür.
1983 yılı itibariyle ülkemizde ilk defa kamu idareleri tarafından hizmetlerin dış kaynak kullanımı yolu ile yerine getirilmesi dönemi başladı. Bu hizmetlerin başında; Endüstriyel Temizlik Hizmetleri ile buna bağlı diğer yardımcı hizmetler ve yakın dönemden itibaren Özel Güvenlik Hizmetleri geliyor.
Kamunun kendi bünyesinde istihdam ettiği ve kalifiye olmayan müstahdem, hademe, bahçıvan ve bekçi gibi kadrolarla yerine getirmeye çalıştığı hizmetler, 2000’li yıllardan sonra hızla gelişen Özel Temizlik ve Güvenlik Şirketlerince yerine getirilmeye başlandı. Ayrıca kamu kurumlarının yanı sıra, otel, alışveriş merkezleri, perakende marketleri ve endüstri kuruluşlarının, kendi hizmet satın alma deneyimleri doğrultusunda yaptıkları hizmet satın almaları da sektörün sistem ve hizmet kalitesinin gelişmesine büyük katkı sağladı.
Hizmet sektörü günümüzde, özellikle yabancı firmaların, şirket evlilikleri ya da satın almalar şeklinde ülkemizi tercih etmeye başlamasıyla sınıf atlamış ve hizmet kalitesini her geçen gün iyileştirerek, dünya standartlarında hizmet sunulmaya başlanmıştır. Bugün Türkiye’de istihdam açısından en çok çalışanın olduğu sektör tartışmasız hizmet sektörüdür.
Sektörünüzün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Son iki yıldır dünyada ve ülkemizde yaşanan Covid-19 salgın süreci tüm sektörlerde olduğu gibi, bizim sektörümüzde de elbette bir geçici daralma yarattı.
Ülkemizin, büyüyen inşaat sektörü ve konaklama endüstrisi ile özel sağlık kuruluşlarının gelişmesiyle birlikte büyük bir potansiyele sahip olduğu açık. Var olan tesislere bu hizmeti satabilmenin çözümlerini de eklediğimizde, sektörümüzün çok daha büyük bir potansiyele ulaşacağı kesin.
Sektörümüzün istenen gelişim sürecini yakalayabilmesi için kamu idaresinin bir dizi teşvik hamlelerini gündeme alması da bu konudaki önemli bir beklentiyi karşılayacaktır.