HATİCE KARATAŞ
Pharmetic Girişimci Eczacılar Derneği tarafından 18-21 Kasım tarihlerinde online olarak düzenlenen ‘Pandeminin E Hali, Eczacılıkta Güncel Gelişmeler Sempozyumu’nda eczacılık sektöründe yaşanan gelişmeler ve pandeminin etkileri ele alınıyor. Sempozyum kapsamında düzenlenen online basın toplantısında konuşan eczacılar, son dönemde kullanımı artan takviye ürünlerin satışına dikkat çekerek bu ürünleri kullanan vatandaşlara uyarıda bulundu.
İnsan sağlığı ticarete döküldü
Etkinlik ve yan etkileri nedeniyle etken madde içeren tüm ürünlerin halk sağlığını korumak için eczanelerde satılması gerektiğini vurgulayan Pharmetic Girişimci Eczacılar Derneği Başkan Yardımcısı Kazım Aykanat, “ Covid-19 pandemi süreci ve soğuk havaların başlaması ile birlikte bağışıklık sistemini güçlendirmek isteyen kişiler, vitamin ve takviye edici gıdalara yoğun ilgi gösteriyor. Türkiye’de bazı e-ticaret siteleri ve marketler de vatandaşların bu taleplerini fırsatçılığa çevirerek insan sağlığını adeta ticarete döker hale getiriyorlar. Eczanelerde ısı, nem gibi tüm saklanma koşulları dahil olmak üzere kayıtları itinayla tutulan, kontrollü bir şekilde gerektiğinde hastaya verilen bu ürünler; marketlerde adeta “fast-food” olarak tüketime sunulması ve pazarlanması insan sağlığını tehdit eder boyutlara ulaşmıştır.” dedi.
Aykanat, “Omega 3’ün aynı zamanda kanı sulandırdığını, kan sulandırıcılarla dikkatli kullanılmasını; Pandemide en çok kullanılan ürünlerden biri olan D vitaminin yüksek dozda böbrek fonksiyonlarını bozduğunu kim söyleyecek? Ayrıca, otoimmun hastalıklarda bağışıklık kuvvetlendiricilerin çok dikkatli kullanılması gerektiğini kim söyleyecek? Daha kaç kişi ölecek, kaç kişi zehirlenecek? Tüm dünya bu sorunla uğraşmakta, özellikle Amerika bu vakaların en çok görüldüğü ülke. Birçok ülke yeni yasal düzenlemeler peşinde iken, bizler bu duruma müdahale etmeliyiz.”
Takviye ürünler yetkin eczanelerde satılmalıdır
Eczane dışında takviye ürün satışına acil müdahale edilmesi gerektiğini belirten Aykanat, “Sağlık Bakanlığımız acil müdahale ederek; yeni yasal düzenlemelerle, halk sağlığını korumak, ölümleri ve zehirlenmeleri azaltmak için bu ürünleri, bu konuda yetkin olan sadece eczanelerde satılmasını sağlamalıdır.” diye konuştu.
Aykanat, eczacının akılcı ilaç kullanım ilkeleri doğrultusunda, özel eğitim almış, ilacı hazırlama sanatını bilen ve ilaçları hastalar için sağlayan kişi olduğunu ifade ederek hasta ve hasta yakınlarının ürünlerin olası yan etkileri, besin ve ilaç etkileşimleri konusunda bilgilendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Hamilelik ve emzirme dönemindeki kadınların, çocukların, yaşlıların, böbrek ve karaciğer yetmezliği olanların, ilaç alerji öyküsü olanların takviye ve ilaç kullanımı konusunda daha dikkatli davranması gerektiğinin altını çizen Aykanat, “Ayrıca güvenilir olmak ve satışlarını artırmak için, eczacılarla hiçbir alakası olmayan ürünlerin “Sadece Eczanelerde” diye satılmasına; havan, steteskop, tablet gibi tıp-sağlık sembollerinin kullanılmasını hiç doğru bulmuyoruz. Bununla ilgili her türlü yasal girişimlerle engellenmesini, başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere talep ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
İkinci el ilaç satışı felaket bir durumdur
Aykanat, internette satılan ikinci el ilaç konusuna da dikkat çekerek şunları kaydetti:
“Halkımızın birbirine ilaç önerisinde bulunmasına ya da kendi ilacını ‘sana da iyi gelir’ diye vermesine doğru olmasa da alışığız. Ancak ikinci el ilaç satışı daha da felaket bir durumdur. Ayrıca bu ilaçların çoğunluğu zaten SGK tarafından yani devlet tarafından karşılanmış ürünlerdir. Satışı her yönüyle yasak ve suçtur. İkinci el satış uygulaması olan bir internet alışveriş sitesi web sayfası üzerinden kullanıcılarına yasal olmayan şekilde; ambalajı açılmış, ‘az kullanılmış’, kırmızı reçeteli olan ilaçlara kadar varan ilaç satışı yapmalarına izin vermektedir. Bu alışveriş sitesinde; ‘Evde duruyordu, aldım çocuğuma içiremedim, tedaviyi bitirdim elimde kaldı, kremin yarısını kullandım yarısı duruyor, şuruptan bir kapak kullandık’ gibi açıklamalar bulunuyor. Bu durum insan sağlığı açısından çok ciddi riskler taşımaktadır. İlacın ikinci eli olamaz, ilaç önemli ve hayati bir üründür. Bu şekilde ilaç satışları adeta ölüm saçmaktır.”
Takviye ürün satışı kontrol edilmiyor
Pharmetic Girişimci Eczacılar Derneği Kurumsal Koordinatörü Neylan Zırhlıoğlu, ise sadece doktor veya eczacı danışmanlığı ile tüketici ve hastaya önerilmesi gereken vitamin, mineral ve bitkisel destekli ilaç dışı sağlık ürünlerinin, internet başta olmak üzere eczane dışında pek çok yerde hiçbir kontrol olmadan tüketiciye sunulduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
“Televizyon başta olmak üzere instagram, facebook veya yazılı basında sağlıkla alakası olmayan blogger, sahne sanatçıları ve mankenler bile ürün önerisinde ve tanıtımında bulunarak halk sağlığını ciddi anlamda sekteye uğratmaktadırlar. Çok kısa bir süre önce televizyonda pazarlanan ve ülkemizde yasaklanan sibutramin etken maddeli zayıflama ürünleri ile maalesef hayatını kaybeden vatandaşlarımız olmuştur.”
Son zamanlarda marketlerde açılmaya çalışılan besin desteği köşelerinin de büyük bir sorun oluşturmaya başlayacağına dikkat çeken Zırhlıoğlu, “D vitamini anonsları ile beraber başlayan süreç çok yakında daha da içinden çıkılmaz sorunlara yol açacaktır.” dedi.
Zırhlıoğlu, takviye ürün alırken doktor veya eczacı danışmanlığının göz ardı edilmemesi gerektiğini söyleyerek takviye ürünlerin hastanın sağlık öyküsü bilinmeden önerilmemesi gerektiğini vurguladı.
Eczanelerin nem ve ısı kontrolü 7/24 denetleniyor
Eczanelerin nem ve ısı kontrolünün Sağlık Bakanlığı tarafından 7/24 denetlendiğini ifade eden Zırhlıoğlu, şunları kaydetti: “Böyle bir kontrol mekanizmasının bulunmadığı market ve online perakende kanallarında bu tip halk sağlığını yakından ilgilendiren ürünlerin hangi koşullarda depolandığı ve sevk edildiği maalesef bilinmemektedir. Ürünlerin sıcak bir yerde depolanıyor olması, direk güneş ışığına maruz kalması veya sevkiyat sırasında yaşanabilecek basınç farklılıkları bile ürünlerin etkilerinin azalmasına veya birtakım bozulmalara neden olabilmektedir. Pandemi döneminde ise ürünlerin tüm gün sıcak havada taşıma araçlarında dolaştırıldığına, depolarda yerlerde bekletildiğine pek çoğumuz şahit olmuşuzdur. Bizim önerimiz ilaç dışı sağlık ürünlerinin mutlaka ciddi bir kontrolden geçirileceği bir sistemin ülkemizde geçerli olmasıdır. Böyle bir sistem ilaç dışı sağlık ürünleri olarak kabul edilen bu ürünlerin de mutlaka Sağlık Bakanlığı onaylı olmasını ve doktor ve eczacı kontrolünü sağlayacaktır.”
Zırhlıoğlu, yeterli donanıma sahip olmadan, geçerliliği ve güvenilirliği oluşmamış, kontrolsüz şekilde ve halkı yanlış bilgilendirerek yapılan uygulamaların toplum sağılığını tehdit ettiğinin altını çizerek “Sağlığımız için kullandığımız her ürün ilaç olarak değerlendirilmeli ve besin destekleri ile ilgili temel eğitimleri almış olan, bu donanımını daha ileriye taşıyan eczacılara danışılmalıdır. Doğru üretim, doğru koşullarda saklanma, doğru tedavi ve doğru danışmanlık ancak eczacılar aracılığıyla yürütülebilir. Halk sağlığını korumak, ülke ekonomisine katkı sağlamak ancak bu şekilde mümkün olabilir.” dedi.
Zırhlıoğlu, sağlığa ilişkin her türlü ürünün Sağlık Bakanlığı’nın onayından geçtikten sonra, eczacı danışmanlığında hastalara ulaştırılmalı ve bu ürünlerin tüketiciye yalnızca sunulması gerektiğini de sözlerine ekledi.