OĞUZHAN SARI
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından düzenlenen ‘Türkiye-Yunanistan İlişkilerinin Geleceği’ başlıklı web-panelde Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan gelişmeler masaya yatırıldı. Panelde konuşma yapan Trakya Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ali Hüseyinoğlu, Batı Trakya sorununa dikkat çekti. Doç. Dr. Hüseyinoğlu, Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan Batı Trakya ile ilgili sorunların çözümünde, Batı Trakya Türklerinin karar alma mekanizmalarında yer alması gerektiğini vurguladı.
Doç. Dr. Hüseyinoğlu, Türkiye’nin 1923’ten günümüze Batı Trakya’daki temel siyasetinin oradaki Müslüman Türk azınlığın Yunan kültürü içerisinde asimile olmamasına yönelik olduğunu ifade ederek “Balkanlardaki diğer ülkeler ile kıyasladığımızda Türkiye’nin markası olmuş TİKA, Yunus Emre, Maarif okulları gibi kurumların açılmasına, Yunanistan asla izin vermiyor.” dedi. İkili ilişkilerde istikşafı görüşmelerin çok önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Hüseyinoğlu, “Her görüşme sonrası imzalanan, yürürlüğe konan birçok metin söz konusu ve bunlar ikili ilişkilerin gelişmesi adına ayrı bir önem arz ediyor. Fakat ikili ilişkilerin gelişmesine istikşafı görüşmeler bağlamında baktığımızda genelde ekonomik ve kültürel alandaki iş birliklerini görüyoruz. Politik konularda bu iş birliklerinin çok ciddi yol aldığını maalesef göremiyoruz.” diye konuştu.
‘‘Yunan toplumunda ‘öteki Türk’ algısı ciddi manada yaygın’’
Doç. Dr. Hüseyinoğlu, 2021 yılında da Yunanistan’daki Türkiye ve Türk algısının negatif seyretmeye devam ettiğini ifade ederek sözlerine şöyle devam etti.
“Bunun bir yansıması da batı Trakya Türklerine oluyor. Geçmişten günümüze ‘Siz Türk değil Müslümansınız’ söylemi bunun en bariz yansımalarından biri. Öteki Türk algısı Yunan toplumunun farklı kesimlerinde çok ciddi manada yaygın ve bunu gündelik hayatta da görebiliyorsunuz. Herkes böyle değil ama öteki Türk algısı çok kuvvetli olan Yunan vatandaşlarının sayısı da yadsınamayacak derecede fazla.”
“Batı Trakya Türkleri konusunda kırmızı çizgiler hala net ve halk tarafından gayet görünüyor.” diyen Doç. Dr. Hüseyinoğlu, Türklerin ve Yunanlıların o kırmızı çizgileri gündelik hayatında net bir şekilde hissettiğini kaydetti.
‘‘Batı Trakya’da kolektif bir etnik Türk kimliği reddediliyor’’
Doç. Dr. Hüseyinoğlu, Yunanistan’da Türklerin ve Türk kimliğinin zaman zaman hedef gösterildiğini belirterek “Batı Trakya’da kolektif bir etnik Türk kimliği reddediliyor. Sadece Müslüman azınlık olarak resmi söylemde yer alıyor. Yani ‘Batı Trakya’da Türk yoktur Trakya’da Müslüman vardır’ ifadesini birçok resmi makamdan duyabilirsiniz. Bu kolektif bir Türk kimliğinin reddedilmesinin ilk yansımaları 1970’li yıllarda oluyor. Batı Trakya’daki iki dilli Türk okullarının tabelalarındaki Türk ifadesi indiriliyor ve onun yerine azınlık veya Müslüman anlamına gelen ifadeler koyuluyor. Ve bu ifadeler hala aynı şekilde geçerliliğini koruyor.” dedi.
Yunanistan’da herkesin kendini istediği kimlikle ifade etmekte özgür olduğunu ancak kendini Türk olarak tanımlayan grupların dernek kuramadığını belirten Doç. Dr. Hüseyinoğlu, şöyle konuştu:
“Vakıflar Batı Trakya Türkleri için çok önemli. Osmanlıdan yadigâr bir kurum. Fakat 1960 yılındaki cuntanın gelmesiyle birlikte vakıf yönetimleri artık cunta tarafından tayin ediliyor. Ve bu tayin cuntanın 1974 yılında sona ermesine rağmen günümüzde halen devam ediyor. Bununla ilgili 2008 yılında ‘vakıflarda seçim olacak’ diye bir kanun var. Bugünkü Yunanistan Başbakanı Mitçotakis’in seçim çalışmalarında bu kanunun yürürlüğe konulacağına dair bir seçim vaadi var. 2021 yılı oldu bununla ilgili bir adım atılmış değil.”
Doç. Dr. Hüseyinoğlu, islamofobik eylem ve nefret söylemlerinde Türk ve Türk olmayan Müslümanların açık hedef haline geldiğini söyleyerek “İslamofobi ve Müslümanları hedef alan nefret söylemi en tepe noktadan en alt noktaya kadar toplumun farklı kesimlerine yansıyor.” ifadelerini kullandı.
Eğitim ile ilgili sorunlar artarak devam ediyor
Batı Trakya’da eğitim alanlarındaki sorunların da her yıl artarak devam ettiğine dikkat çeken Doç. Dr. Hüseyinoğlu, şunları kaydetti:
“Bundan 10 sene önce biz eğitimdeki sorunları konuşurken, bugünkü sorunlar o zaman yoktu. Bugün yeni sorunlar ortaya çıkıyor. Türk okullarının bir kısmı kapanıyor. Türk veliler, çocuklarını Türk dilinde eğitim veren okullar yerine tek dille eğitim veren yunan okullarına gönderiyor. Çünkü Türk okullarındaki eğitim ve altyapıyla ilgili kronik sorunlar 2021 yılı itibariyle hala herhangi bir çözüme kavuşturulmuyor. Eğitim çok önemli. Türkçenin ve Türk kültürünün Batı Trakya’daki varlığı adına hayati öneme sahip. Okullarda Türkçe dil dersi veya Türkçe verilen müfredatın sona ermesi durumunda, Türkçenin ve Türk kültürünün de tahribatı başlıyor.”
Yunanistan’da yaşanan ekonomik sorunlara da değinen Doç. Dr. Hüseyinoğlu, Türklerin de yaşanan ekonomik krizlerden ciddi manada etkilendiğini kaydetti. Doç. Dr. Hüseyinoğlu , “Türklerin çok büyük kısmı hala tarım ve hayvancılıkla hayatlarını idame ettiriyor. Tarım ve hayvancılıktaki eski getiri artık yok. O yüzden genç kuşak Türklerin önemli bir kısmının, Norveç başta olmak üzere değişik Avrupa Birliği ülkelerine gidip, orada geçici veya kalıcı işlerle çalıştığını görebiliyoruz.”dedi.
Yunanistan’da var olan öteki Türk algısının ve Türk olmayan Müslümanlara karşı nefret söyleminin yakın zamanda sona erecek gibi görünmediğini söyleyen Doç. Dr. Hüseyinoğlu, Kıbrıs ve Ege sorunlarının çözümlerini de çok muhtemel görmediğini ifade etti.
Batı Trakya Türkleri karar alma mekanizmalarında yer almalı
Batı Trakya ile ilgili çözümlerde Trakya Türklerinin çözüm mekanizmaları içerisinde yer alması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Hüseyinoğlu, şunları kaydetti:
“Şimdiye kadar hiçbir azınlık kendisi ile ilgili sorunların çözümünün karar alma mekanizmasında efektif bir şekilde yer almadı. Ben Batı Trakya ile ilgili sorunların çözümünde batı Trakya Türklerinin içinde olacağı çözüm süreçlerinden fayda umuyorum. Batı Trakya Türkleri sorunların çözümlerinde karar alma mekanizmalarında bizzat yer almalı. Batı Trakya Türklerine danışılmalı, onlarla beraber fikir terakkilerinde bulunulmalı. Çünkü sorun Batı Trakya Türklerinin sorunu aynı zamanda. Çözüm sürecinde mutlaka yer almaları gerektiğini düşünüyorum. Yunan Devleti ile Batı Trakya Türkleri arasında bir iş birliğinin artık başlamasının sorunların çözümüne olumlu yönde etki edeceğini düşünüyorum.”