HATİCE KARATAŞ
Dolmuş şoförüyken antikaya olan merakı nedeniyle gramofon tamirine yönelen Savaş Şekerbay, hobisini işe dönüştürdü. Gramofon ve mekanik ustası olarak hayatına devam eden Şekerbay, ata yadigârı eski eşyaları restore ederek, yeniden hayata kazandırıyor.
Dolmuş şoförlüğünden gramofon ustalığına geçiş öyküsünü anlatan Şekerbay, “Ankara’da babamızdan kalma minibüs vardı. Minibüste çalışıyordum ama antikaya karşı ilgim vardı. Koleksiyon amaçlı dolmuştan arta kalan boş vakitlerimizde antika objeler alıyordum. Bunları evde temizliyorduk, cilalıyorduk, mutlu oluyorduk. Sonrasında bozuk vaziyette bir gramofon satın aldım. Bunu tamir ettirip çalışır vaziyette eve götürmeyi düşündüm fakat tamir ücretleri çok yüksek geldi ve bu işi yapan 1-2 kişi vardı. Meblağlar yüksek olunca kendim inat ettim, mekaniğe karşı da ilgim vardı. Uzun bir uğraş sonucunda gramofonları çalışır hale getirdim. Sonra atıl bir vaziyette olan tarihi bir gramofonu tekrar hayata kazandırmak çok hoşuma gitti. Yavaş yavaş eşimin, dostumun bozuk gramofonlarını tamir ettim. Bu bize tecrübe oldu. Bunları tamamen hobi amaçlı, ücret karşılığı olmaksızın çevremizdekilerin gramofonlarını tamiratını yaparak bu konuda baya bir gelişme kaydettim. Daha sonrasında vaktim olmadı hem minibüs hem bu iş yetişemedim. Yetişemeyince dükkân açtım. Minibüsçülüğü bıraktım şu an mekanik üzerine tamiratlar yapıyorum.”diye konuştu.
Şekerbay, daktilo, saat, gramofon gibi antika, elektriğe bağlı olamayan tüm mekanik aletlerin tamir ve bakımını yaptığını söyledi. 9 yıldır bu işle uğraştığını kaydeden Şekerbay, piyasada bu konuda eksiklik olduğunu belirterek o eksikliği gidermeye çalıştığını ifade etti.
‘‘Piyasada ‘olmaz, yapılmaz’ denen her şeyin tamirini yapıyorum’’
Şekerbay, mekanik eşyaların yanı sıra eski porselen, heykel gibi eşyaların da onarımını yaptığını vurgulayarak “Dükkâna baktığınız zaman ‘gramofon tamircisiyiz’ diyorum ama onun haricinde birçok şey görebiliyorsunuz. Mesela guguklu saatlerin tamiratını yapıyorum. Piyasada ‘olmaz, yapılmaz’ denen şeyleri getirin ‘ben yaparım’ diyorum.”şeklinde konuştu.
Ankara’da kendisi haricinde bu işi yapan 2 kişi daha olduğunu söyleyen Şekerbay, şunları kaydetti: “Benim haricimde bu işi yapan ustanın birisi 65 yaş üzeri bir abimiz. Pandemiden dolayı köyüne gitti. Şu an bu işi yapan 2 kişiyiz. Onlar sadece gramofon tamiri yapıyor ama ben kırık, dökük gördüğünüz ne varsa onları tamir edebiliyorum.”dedi.
‘‘Pandemide antikaya ilgi arttı’’
Şekerbay, pandemi döneminde antika eşyalara ilginin arttığını vurgulayarak “Antika şu an dünya genelinde çıtayı yükseltmiş durumda. Herkesin evinde büyüklerinden kalan bir radyo, gramofon veya eski bir saattir bunlar 1-2 tane de olsa var. İnsanlar pandemi sürecinde evde kapalı kalınca, eski eşyalara yönelmeye başladı. Evde çalışmayan pikabı vardı, geldi onu tamir ettirdi. Babasından kalma saat vardı, onu yaptırdı. Kimi atasından kalan eşyaları nerede tamir ettiririz, nasıl yaptırırız? diye araştırdı bize ulaştı. Pandemi sürecinde sokağa çıkma yasaklarının olduğu zamanlarda işlerim baya iyiydi.’’ ifadelerini kullandı.
‘‘Atıl vaziyette olan bir ürünü tekrar hayata kazandırılması hoşuma gidiyor’’
Dünya genelinde de eski eşyalara ilginin arttığını söyleyen Şekerbay, televizyonlara antika eşyalarla ilgili yayınlanan programların bu ilginin artmasında etkili olduğunu belirtti. “Atıl vaziyette olan bir ürünü tekrar hayata kazandırılması hoşuma gidiyor.”diyen Şekerbay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çok müşteri geliyor. Örneğin, babasından bir radyo kalmış, tavan arasından çıkarıp, getiriyorlar. İnsanlar o radyoyu anlatırken ‘Babam o radyoyu açardı, haber dinlerdi. Onu hatırlıyoruz, mutlu oluyoruz. Bu radyonun çalışmasını istiyoruz’ diyorlar. İnsanlarda eskiye özlem hep var. Hayatta olmayan büyükleri aklına geldikçe, onları eşyalarla hatırlıyorlar.”
‘‘Son yıllarda antika görünümlü eşyalar ön planda’’
Şekerbay, son yıllarda dekorasyon eşyalarında da antika görünümlü ürünlerin ön planda olduğunu belirterek “Modern eşyaların arasında ‘antika’ diye tabir ettiğimiz objelerin bir köşede, dekor olarak durması çok hoş. Şu anda evi dekor etmek için bir mağazaya gittiğinizde, antika görünümlü ürünler ön planda. Öyle olduktan sonra insanlar biz de bunun gerçeği var. Niye uyduruk, Çin malı üretimini alalım, biz elimizde olanı kullanalım.’ diyor. Eski ürünler daha sağlam. Şimdiki mobilyalar, mobilya değil, Ahşap görünümlü kimyasal plastik diyorum. Eskiden birebir ağaçtı.”ifadelerini kullandı.
‘‘Para hırsı, üreticileri kalitesiz ürün üretmeye yöneltti’’
Günümüzde üretilen eşyaların uzun ömürlü olmadığını söyleyen Şekerbay, “ Eskiden bir saat alırken ‘İnsanlar bunu ne kadar çok uzun sürede kullanırsa, o kadar iyi olur’ diye üretim yapıyorlardı. Şimdi öyle değil. Şu an ‘Ne kadar çabuk bozulursa, yenisi alınırsa daha çok para kazanırız’ derdindeler. Büyük para hırsı uyduruk, kalitesiz ürün üretmeye yöneltti üreticileri. İnsanlar da bunun farkında. Mesela cep telefonu alıyorsunuz, bunun bir ömrü var. Çalışsa bile program desteklemediği için yenisini alıyorsunuz. Ama ilk çıkan telefonları düşünün, hala şu an sorunsuz bir şeklide kullanırsınız. Bu da insanları ilk üretilen ürünlere yönlendiriyor diye düşünüyorum.”dedi.
‘‘Çırak sorunu tüm dünyanın yaşadığı bir sorun’’
Şekerbay, sektörde yaşanan çırak sorununa değinerek, bu sorunun sadece Türkiye’nin değil dünyanın yaşadığı bir sorun olduğunu belirtti. Yeni neslin, el emeğiyle yapılan işlere ilgi duymadığını ifade eden Şekerbay, şunları söyledi:
“Yeni nesil bu tarz işlerle uğraşmak istemiyor. ‘Güzel kıyafetler giyeyim, güzel, lüks ofislerde çalışayım, aydan aya maaşımı alayım’ derdinde. ‘Bir mesleğim olsun, bir usta olayım’ diyen yok. Şu an mobilya üretiminin yoğun olduğu sitelerde çalışan, bir tane Türk çırak bulamasınız. Suriyeliler, Afganistanlılar, yurt dışından gelen işçiler çalışıyor. Onlar haricinde çırak yerine çalıştıracak kimse bulamazsınız. Bu gidişle ileride usta kalmayacak. Bir nesil sonra Suriyeli ustalar çıkacak piyasaya. Bizden bir nesil önce sanayide ‘Bunun ustası iyiydi, Ermeni ustasıydı’ diyorlardı. Bundan bir iki kuşak sonra da ‘Suriyeli bir ustanın çırağı’ diyecekler. Bizden yetişen yok. Kimse gelmiyor, uğraşmıyor.”
‘‘Aile büyüklerimizden kalan eski eşyalara sahip çıkın, atmayın’’
Atıl vaziyette olan her şeyin geri dönüştürülebilir olduğunu belirten Şekerbay, “Aile büyüklerimizden kalan eski eşyalara sahip çıkın, atmayın. Atacak hiçbir şey yok. Her şey geri dönüştürülebilir, yedek parça olarak kullanılabilir. Saatinizin bir parçası eksiktir, bir başkasında da başka bir yeri eksik saat vardır. Getirin iki saatten bir tane saat yapalım. Üzerinden çıkacak bir cıvata dahi bizim için önemli. Eskiden düz tornavidayla açılıp sıkılan cıvatalar vardı. Eskinin ürünlerinden hep çıkar. Şu an sistem hep yıldıza döndü. Onları dahi bulamıyoruz. Şu an çöpe atmayı düşündüğünüz bir saati ben alıyorum, üzerindeki cıvataları söküp, kullanıyorum. Eski bir ürüne de yıldız başlı bir cıvata takmak olmuyor. Tarihi dokusunu bozmamak lazım.” diyerek sözlerini tamamladı.